Destek Yayınları
İsimsiz Bebek
İsimsiz Bebek
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Okumak mı, Anlamak mı? Şiirleri ilk kez yaşadığında formdan daha çok içerikli kafama sahiptir. Kendi kendime “Ne çok ölüm var içinde” dedim. Ölüm tüm anlatıların başrolüydü sanki... Ama okumaya devam ettikçe “ölüm” imgesinin aslında yaşamayı ve yaşatmayı arzulayan bir ruhun çığlığıydı. Yaşamın günü en büyük ders ölümdür derler. Şiirlerin sanki “Ders alın!” dercesine gerçekleri yüzümüze vurduğu görüldü. Yaşamanın, hakkıyla, kalitesiyle, insanca yaşamanın avucunda kor hareket ettiği kadar zor olduğu bir coğrafya ve kültürde ölümün kendisini esir alamayacağını haykıran bir hassas ruh duyuldu. İlk kez ölümle, acılarla, travmalarla yaşamayı ve yaşama adı olan aşkı bu denli canlı anlatan vefalı bir ses duyuldu. Aleni olmayan, ortaya dökülen, iki kişi arasında vefalı bir içses... Okudukça, şiirlerdeki onun ölümü, yaşanan bir acının aslında bir yaşama ve yaşatma çığlığı olduğunu gösteriyor. Okudukça bir bireyin dünyadaki meydan okumasını göreceksiniz. Şair en gür sesiyle tüm kötülüklere, cehalete, önyargılara, adaletsizliklere, yanlış geleneklere, ihanetlere, vefasızlıklara, sevgisizliklere “Artık yeter!” diyor, en sağır kulaklara... Okuyun ve yaşadığı değer en büyük öğretmen olan Ölüm'den bir kez daha görülebilir. Kavuşmayı bırakmalardan, sevinci acılardan, ihaneti vefadan devam edilir. Okuyun ve satıcıların, kederlerin bir insanı nasıl insan yapıyor gibi görünüyor... Ben özgür soneler söylüyorum bu anlatılara. Son tadında ama kural yok, kısıtlar yok, kelepçeler yok... Duymak isteyene melodi de var, tını da var, ahenk de. Ama önce akıl, önce kalp, önce ruh... Okuyun, zorlama kafiyelere, seslere, melodilere takılmadan, hissederek okuyun. Çünkü bu anlatılar tuzla ifade edilmiyor, daha çok akla geliyor, kalbe ve ruha hitap ediyor. Yoksa ne fark kalır iyi bir şiirin eğlenceli bir şarkıdan? Ne diyelim; mademki mukadder son ölüm, ortaya çıkacak: “Ölecekse aşktan ölsün insan.” Tanıtım Metni
Paylaşmak
