İsmail Hakkı Bursevi

Hakkî, Arapça ve Farsçadaki tüm ustalığına rağmen binlerce manzumasını Türkçe kaleme almıştı; Türkçeyi işleyip, mamur etme gayesindeki bir şiir ustasıdır. Böylesine, onun şiirinin Yûnus'unki kadar yalın, Mısrî'ninki kadar heyecanlı ve coşkulu olduğunu fark edemez ve şiirdeki dehasına hayran kalamazdık. Her konuda ve bu yüzden fazla eser vermesine rağmen, bizim gönül dünyamızın kapılarını asıl açan, kendini hissettiren ve onu daha çok sevilen onun Türkçe şiirleridir. Hakkî'ye göre şiir, letâfeti ve tarâveti değil, şifayı ve devayı gaye edinmelidir. Onu bir beyit dünya görüşümüz, dünya görüşümüz de hayat tarzımızı belirlemelidir. Bu ilkeden hareketle Hakkî, düşünce ve duyguyu en güzel haliyle ifade edecek şekilde Türkçe şiirin bulunduğu, bunu da şiirin mükemmel kalıpları içinde bizlerde sunmuştur. Günlük konuşma dilinin anlatım zenginliği içinde, doğal, sade ve zahmetsiz; Ancak bir o kadar da tesirli bir üslup kullanmıştır. Bu sayede onun şiirinin kurucu metinleri arasında yer almış, kendisi de ''Türkçeyi Kuran'' şairleri arasında sayılmıştır.Tanıtım Metni