Kronik Kitap
İstanbul Günleri
İstanbul Günleri
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
HAMMER'İN İSTANBUL SEYAHATNAMESİ “Renkli veya altınla kaplanmış kafeslerle deniz doğru uzanan cumbalı piyasada, gök mavisi zemin üzerinde yaldızlı kitabeler, uzun servi ağaçları ve aynı ölçüde yüksek ve narin bacalar minarelerle karışmış, bir fenerden geçer gibi denizin uzakta manzara ve çıkıntıyla tepeye surlar ve sultanın sarayının servisleri ve kubbeleri, limandaki direktler ile minareler korusu, ilk görünümde değişkenlik gösteremeyecek kadar muazzam ve heybetli idi. kendi doğu dünyasında yeni intibalar denizine atıverdim ve büyük bir gönül rahatlığı ile karşıma gelen her dalga ile yeni bir hayata kulaç. Joseph Von Hammer-Purgstall Tarih boyunca İstanbul, doğudan ve batıdan gelen birçok seyyahı büyümüştür. Boğaziçi kıyıları, Fatih, Üsküdar, tarih yarımadası, surlar ve daha pek çok yer seyyahlara ilham verilmiş, tekrar ve tekrar bu kadim şehri ziyaret etmesine ya da hayallere dalmasına neden olmuştur. İstanbul'da kalem oynatanlar arasında bir isim vardır ki Osmanlı coğrafyasının pek çok kapsamlı büyüsünü duymuş, şahsiyetini şarkı ilgisi ve sevgisiyle bütünleştirmiştir: Joseph von Hammer-Purgstall. Osmanlı seyahatnâmelerini Avrupa'ya ilk kez tanıyan, meraklıların ve tarihçilerin zevkle okuduğu bir Osmanlı Tarihi'ne imza atan, II. Mahmud'un nişân-ı iftihâr ile taltif ettiği bu dünyaca ünlü Avusturyalı şarkıyatçı için İstanbul, tarifesiz bir sevda gibidir. Hammer, 1799'da İstanbul'a bir görevle tercüman olarak gönderilmiştir. 1802'de ise elçilik sekreteri olmuştur. İstanbul'daki ikameti, 1806'da Boğdan'ın Yaş şehrinde Avusturya konsolosu olarak tahsisiyle elde edilmiş, böylece bir daha İstanbul'a ve Şark ülkelerine dönememiştir. İstanbul Günleri; Hammer'ın şarkı iklimine olan merakını, Osmanlı coğrafyasına olan düşkünlüğünü ve İstanbul'a olan sevgisini, özlemini en ince ayrıntılarla göz önüne seriyor. Okurlar kitapları programları arasında geçiş yapan Hammer'ın derin tarih bilgisine ve gözlem yeteneğine hayran kalırken, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuncusunu İstanbul'daki yaşam tarzı, sosyal hayat ve günlük rutinler hakkında yaşlıların benzersiz bilgileriyle de dönem atmosferini tüm canlılığıyla yaşıyor. Çekiç; Viyana civarındaki mezar taşında Yusuf olanın Yûsuf olarak kullanılmasıyla, kabrini bir Hıristiyan mezarından çok İstanbul'daki ulemâ kabirlerine benzetmesiyle Şark'ın “Manevi Oğlu” olmuştur. İstanbul Günleri hem böylesine bir tarihin İstanbul'a sunduğu bir özgürlük hem de İstanbul tutkunlarının başlangıcından eksik kalmayacak bir kaynak… Tanıtım Metni
Paylaşmak
