İtaat Mi İtikat Mi?

Alevilik öğretisi, özünde bir ibadet inancı değil; ahlak ve ikrar inancıdır. Yani itikat inancıdır. Burada esas olan tamamen ilkeler ve değerlerdir. İbadet ise toplumsal ahlakın mekansallaşmasıdır. Temel olan ilkeler ve 'edeb' denilen ahlaki davranışlardır. Kişiye odaklı değil, topluma odaklıdır. “El ele, El Hakk'a”, “Pir pirden, erden farklız” ilkesi ile ocaklar ve dergahlar üzerinden Aşırı bir örgütlenme modelinden, güç bir merkezde toplanmaz. İslâm vb. Semavi, vahiyli dinlerse tam olarak desteklediği dikey bir örgütlenme modeline dayandıklarından, yaratıcının emirlerini taşıyan ve temsil eden, başta peygamberler ve onun adına konuşan Sultan, Emir, İmam vb. Kişilerin yetkileri makamları, mutlak bir güç kazandırır. Burada itaat, itikatten önce gelir. Kün-Ol fikrinin temel kanununun gereği, sorgulanmaması, inanmamaya delalet olarak ortaya çıktı. Bu durumda olanlara da 'kafir' yani inançsız muamelesi yapılan her türlü kahramanlık reva görülür. Bu durum vahiye temelli tüm semavi dinlerde olduğu gibi İslam'da da yaygınlaştığı dönemden itibaren ve Muaviye ile devletleşen İslam'dan sonra katmerleşerek sert bir kurala dönüşmüştür. Yani İslam'da “Ya biat ya cihat” kurallarına itaat temeldir. Tanıtım Metni