Irazca'nın Dirliği

Irazca şu dünyaya geldi, gün yüzü görmedi. Dertli mi dertli bir kadındır; üstelik genç yaşta dul kaldığından kadınlığını da bilememiştir. Geçimdi, çocuğu, sonra torundu derken sırtı doğru düzgün yumuşak bir yatağa değmemiştir. Yetmezmiş gibi, köyün muhtarı Cımbıldak Hüsnü ile Haceli'yi ev yeri yüzünden düşman beller kendine. Ev işi halloldu, sular duruldu derken anlar ki, su uyurmuş ama düşman uyumamış. Bu sefer torunu Ahmet'e kötülük eder düşmanlar; oğlu Bayram ölümlerden döner. Yitirir bir bir dayanaklarını... ve zavallı Irazca'nın ne dirliği ne düzeni koruyor. Fakir Baykurt, Karataş köyü ve insanların her yerinde ve Yılanların Öcü'yle başlayan üçlemesinin bu ikinci =, “Yoksulluğun gözü kör olsun” dedirtiyor okura. Gücün parayla ölçüldüğü bir dünyada ve işlerin kayırmayla, rüşvetle oluşmuş bir köylü doğumları, başarısız oldukları ne anlama geldiğini dile getirirken, bilim bu acınası halinde sanki bir ağt yakıyor. Tanıtım Metni