Kadın ve Tasavvuf

İslâmî gelenek, Allah'ın Âdem'e şöyle seslendirildi: “Ben rahmetimi kulum Havvâ'nın şahsında senin için toplandım” ve “Ey Âdem, mümine bir kadından daha hayırlı bir rahmet olamaz.” Tasavvufî bakış açısı bu sözlerle şöyle yorumlanır: Allah, rahmetiyle insanın nefsini var etmiştir. Eğer o nefis mutmain mertebesine ulaşıp mümin olursa olsun beşeri insan makamına yükseltir ve Allah'ın ondaki tecellîsiyle mükâfatlandırır ki bu da en hayırlı rahmettir. dolayısıyla tasavvufta dişi nefsi, erkekse aklı temsil eder. Ve nefis, şikâyet olması değil, bilakis şükredilmesi gereken bir tekâmül fırsatıdır. Aklın nefse, nefsin de makul ihtiyaçları vardır. Bu gerçek, Kur'an'da şu şekilde bildirilir: “Siz kadınlarınız için bir elbisesiniz, kadınlarınız da sizin için bir elbisedir.” Hz. Peygamber (sas) “Kadın ve erkeklerin iki yarısındadır.” derken Hucurât Sûresi'nde buyurulan “Ey insanlar! âyetinin yorumunu yapmıştır. Ve O'nun (sas) “Kadınlar, akıl ve gönül sahibi erkeklere hükmedenler.” sözü de kadının Allah'ın zâtından bir nur olduğunu açıklamaktadır. Nihayetinde şunu söyleyebiliriz ki: "Ey Allah'ın Cemâli olan kadın, sen ki Allah'ın Rahmet ve Rahîm tecellîlerinin kaynağısın. Eğer Yaradan, erkek ve kadın kutuplarda görünüp kendinden kendine âşık olursa O'nu nasıl tanıyıp idrak edebilirdik." *** Elinizdeki bu kitapta; Cemâlnur Sargut, Dr. Karim D. Crow, Dr. Anna Bigelow, Prof. Dr. Azîzan Baharuddin, Rabia Brodbeck Uzun, Prof. Dr. Suad el-Hakîm, Prof. Dr. Mehmet Demirci, Prof. Tanıtım Metni