Kampfplatz Sayı 14 - Nota Bene Dergisi
Kampfplatz Sayı 14 - Nota Bene Dergisi
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Herkes bir haber duydu mu? Birilerini kızdıracak bu habere ulaşılacak bir hedef değil, onun devamının olmaması gereken kayıt olduğunu ilan ediyor. Fakat eşitsizlik elçileri için kötü bir haber bu. Onlar özgürlüğü savunucularını bir ideale, bir ütopyaya ya da bir nostaljiye kapatarak iktidarlarını devam ettirebileceklerini düşünüyorlardı. Oysa şimdi bir fikir kendi gerçekliğinde ısrar ediyor; kapasiteler ve zekâlar arasındaki özgürlük fikri eşitsizliğin elçileri için beklenmedik bir direnç haline geliyor. Jacques Rancière'in estetik, siyaset ve tarih okumalarını kat eden bu fikrin temas ettiği kavramı şimdi soybilimsel güçlerle birleşerek başka bir düşünme ve eyleme alanına çağırıyor bizde. Burada bakış açısında büyük bir değişim söz konusu. Kim ve ne yaşadığımıza dair düşünce çabasını kim ve ne olabileceğimize ait olan bir değişim. Egemenlerin sınırsız düşünme ve eyleme kalıplarına bir itiraz ve dahası hayatlarımıza yönelik teknolojik anlatımları, hücrelerin infilakını almayı, üretmeyi bir müdahale var karşımızda. Jacques Rancière'le birlikte bu müdahalenin uzamının epistemolojiden estetiğe, siyaset teorisinden felsefe tarihi okumalarına kadar genişlediğini görebiliyoruz. Filozof ve Yoksulları'nda zaman ve uğraşların bölüşüm insanlığını sorunsallaştıran bu müdahaleler dizisi, ezilenlerin, düşünme etkinliğinden dışlanmaya dayalı anlatıları nasıl çevrilebileceğimizin ipuçlarını veriyor. Ezilenlerin kendi yer ve zamanlarından, kendilerine biçilen rollerden çıkma cüretlerinde ortaya çıkan düşünme ve eyleme kudretlerinin izi sürülüyor. Pedagoji içerisinde oluşan bilgi teknolojisinin pratik olarak nasıl kırıldığını gösteren Cahil Hoca, zihinsel özgürleşmenin iradesi ile zekâ arasında ittifak üzerinden gelişebileceğini öne sürüyor. Joseph Jacotot adıyla kutsanan bir zihinsel özgürleşme pratiği içeride özgürleşme önerisinin bizlerden ayrılıp alınamayan bir irade önerisi olduğu ortaya koyuluyor. Siyaset Üzerine On Tez, bir yandan arkhe mantığına dayanan onun siyaset fikrinin ardındaki paradoksal öğeleri toplarken diğer yandan da yönetilemeyen ve herhangi bir yönetim ilkesi olmayan bir demos imgesi sunuyor. Ne yönetilme ne de yönetilme yetkisinde bulunan, hatta söz söyleme kayıtlarının kayıtlı olduğu demosun her iktidar pratiğinin, hatta kendi merkezline dayalı bir iktidarın bile parçalarının ayrıştırılması nasıl sahip olabildiğini tartışan Demokrasi Nefreti, bir skandalı, “demokratik skandalı” bir arada tutuluyor. Siyaseti, şiddeti ve tarihi dik kesen kurmacaların tam da kendi aralarındaki izolasyonlarını örter, böylece tam ve bütün olarak sunabildiklerini kaydeden Kurmacanın Kıyıları, bize bir şey kendi olmayanla tesis edilmeden eşitleştirilmeden izlerini sürmeye davet ediyor. Bilhassa sanat rejimleri içerisinde sanat ile sanat-olmayanı ayıran ihlaller için ortaya koyulan müdahalelerin tartışıldığı Görüntülerin Yazgısı ve Estetiğin Huzursuzluğu, müdahale dizilerini Jacques Rancière'in “duyulurun paylaşımı” adını verdiği işbölümü mantığının çözümlenmesine doğru ilerletiyor. Şimdiki ilişkinin bir ortaklık fikrine, ortak olanın geri toplanmasına yönelik bir ufka açıldığını görüyoruz. Özgürleşen Seyirci ile birlikte görüntü, söz ve gidişin duyulumsanabilir uzamındaki gelişmek düzenlemelerin sorgulanması sonuçta seyircinin özgürleşmesinin imkânlarıyla karşılaşıyoruz. Bu dizi müdahaleleri Uyuşmazlık: Politika ve Felsefe'de mutabakat uçaklarına aykırı duyumsanabilir kaçak pratiklerini, Tarihin Reklamları'nda ise olaylar ile ilgili olarak kapsanan tarih anlatılarının yarattığı kısırdöngülerin tarihleri arasında uzanan bir bilgi poetikasını katıyor. Jacques Rancière'in düşünce ve eylemini dışarıya açma çabasının bu müdahale dizileriyle güçlenerek perspektifini görebilirsiniz. Béla Tarr, Ertesi Zaman'da egemen anlatıların kurduğu çizgi zaman dizilerinin dışında, hislerinin yoğunlaştığı ve ufkuna açıklığının yerleştiği bir aylık zamanda öğrenciler buluyoruz. Ama yine de şu soru geliyor akla: Nedir tüm bu müdahaleler dizisinin anlamı ve biz bugün bunlara neden kulak verelim? Bu kadar gerçek bir yanıt verebilirimize inanmamız için Jacques Rancière'in ülkemizde özgür özgür mefhumuna bir daha dönüyoruz burada. Her türlü simetrik işbölümü fikrinin sorgulandığı, düşünmenin ve eylemenin, tarihin kadim bilimsel anlatıları içerisinden çıkarılıp iradenin kudretine teslim edildiği, özgürleşme fikrinin özgürlük önerisiyle yeniden buluşturulduğu bir düşünce serüveni var karşımızda. Çünkü özgürlüğün bir aksiyomdur, hareket noktamızdır. Eşitliğin yaratıcı müdahalesine soğutma var. kampfplatz bu sayıda Jacques Rancière'in sunduğu müdahaleler serisine odaklanıyor ve onun düşüncelerini kavga alanında, hareket halinde anlamaya çalışıyor. Kavga şimdi alanı Jacques Rancière'in şiarıyla müdahalenin olumlayıcı açmak üzere açılabilir: Bütün genişlikler değişebilir.Kampfplatz bu sayıda sinema bölümünde Bong Joon-ho'nun Parazit filminin bulunduğu yerde yer alıyor. Sert bir eşitsizlik rejiminin kuralı devam etmiş, çok yüzlü sınıfsal karşıtlıkların derinleştiği günümüzdeki değişimler iki aile, iki mekan ve iki sınıfta bölünmüş dünyadan bakan filmi, bize bölünmenin mantığına ilişkin ilginç gözlemler sunuyor. Arka planında bir savaş gününü barındıran filmin ayrıntılarında birçok ipucu gizli. Bu sayısız detaydaki ayrıntıları izlemeyi deniyoruz.Son bir söz daha. Kovid-19 salgını başladığından beri, gezegen, insan türü, toplum ve kapitalizm üzerine çok şey yazıldı, çok şey belirtilmedi. Ancak henüz bitmemiş bir süreç hakkında söylenen her şey güncellenmeye ihtiyaç duyuyor bir diğer yandan. Belki de düşünme ve eyleme güçlerimize, düşünme ve eyleme imkanlarımıza ne olduğu diye sormanız gerekir bu yerde. Sinizmin her yana yayıldığını görüyoruz. Bir yandan ülkenin sonuna kadar uzanan eskatolojiler, diğer yandan da apolitik gelecek tahayyülleri çevremizi sarıyor. Tüm bunları düşünme ile eylemin organik bağını koparırken, düşüncelerin müdahale olanaklarını da gölgeliyor. kampfplatz, bu gölgelenmeye karşı bir hareketin peşinde. Bu çabasını güçlendirerek, ortak bir yerde ve zamanda, geleneksel olmayan yeni bir anlatının ilerlemesine izin vererek ilerlemeyi deniyor. Kavga alanı terk edilmiş değil. Yeryüzüne inancımızı yeniden icat ediyoruz, bir kriz anındayız. Zekâlar eşit, kavga çetin. Bu kez şu cuma haberi duyurup ortak olan üzerindeki tahakkümü kırmanın imkanlarını tüketmeye çalışıyoruz. Eşitsizlik elçileri her zaman bildirimde bulunan mülkleri gördüler, artık hiç konuşması beklenmeyenler özgürlük sancağı altında birleşiyor.Tanıtım Metni
Paylaşmak
