Kan Damlası

Mehmet Rauf'un Define'nin devamı olarak yazdığı Kan Damlası romanında Şakir Feyzi, Tarabya'da İngiliz Köşkü'nde ailesiyle sakin, huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşamaktadır. Ancak bir gün art arda işlenen cinayetler hayatlarını altüst eder. İngiliz Köşkü'nde yaşlı bir kadın, Anadoluhisarı'ndaki Zincirli Köşk'te ise bir erkek, aynı günde, birbirine benzer derin yaralarla yataklarında ölü bulunur. Polis, maktüllerin ellerinde “Numara Bir!” ve “Numara İki!” yazılı notlar bulur. Merak ve gerilim unsurunun baştan sonuna kadar korunduğu eserde, etrafındakileri hayrete düşüren Müfettiş Hayret'in rakipleri katillerin hiç şansı yoktur, çünkü “Hayret'in sözü gayretin sözüdür!” Mehmet Rauf (1875-1931) İstanbul'da doğan Mehmet Rauf, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra Bahriye Mektebi'nde okudu. Staj için bir yıl Girit'te kaldı, daha sonra görevli olarak Almanya'ya gönderildi. İstanbul'a gittiğinde Tarabya'daki elçilik gemilerinin şube müdürlüğü atandı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra askerlikten ayrıldı ve geçişi yazarlıkla yapmaya çalıştı; hikâye, roman, tiyatro gibi türlerde pek çok eser verdi. Mehasin ve Süs adlı kadın dergileri çıktı. Bir süre ticaretle uğraştıysa da son zamanlarda maddi değişimler içinde geçti. Henüz altı yıl boyunca yazdığı ve Halit Ziya Uşaklıgil'e Hizmet gazetesinde yayımlanması için yayınlanan “Düşmüş” adlı hikayeyle edebiyat olaylarına girdi. Daha sonra Mektep dergisinde yazıldı. Servet-i Fünun dergisindeki hikâye, roman, makale ve mensur şiirler yayımlandı. Mehmet Rauf'un asıl hakkını Eylül adlı romanıyla kazandı. Türk edebiyatında psikolojik romanın ilk başarılı örneği kabul edilen Eylül'de Fransız romanında çok yaygın olan aşk üçgeni ele alınmıştır. Eserlerinde aşk, ıstırap, arayışlar, ihtiras gibi daha çok bireysel duygulara eğilen Servet-i Fünun'un seçtiğiun ünlü yazar Mehmet Rauf'un eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer kesmeyi sürdüreceğiz. Tanıtım Metni