Tudem Yayınları
Kapiland'ın Külleri
Kapiland'ın Külleri
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Yıl 2050... Nükleer kıyamet sonrasında dünya, küllerinden doğup yeniden hayat buluyor. Varlığını devam ettirebilen bir avuç insan havasını işleyerek canlı yaratma çabasında olsa da, ''çekirgeden insana, buğdaydan balinaya her türlü organizmayı var edebilen'' biyoteknolojik bir sistem, insanın gezegeni tekrardan kalıcı olarak yaşayabileceğini savunuyor. Tam da bu kaygı verici umut sayesinde, insan türü yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalıyor. Dostlukları yıllar boyunca pek çok zorlukla sınanan Mehtap ve Marjinal'in yolları da ilk kez bu konuda ayrışıyor. Çiftçileri ve Magmacıları fikrî çatışmaya sürükleyen bu düzenden, iki yapay zeka yöneticisi Loob ve Ribyonak da nasibini yer alıyor. Basit yaşamsal haklar ve var olma çabası Küçültülmüş toplumların yeni bir uygarlık kurma ümidiyle attıkları temeller derinden sarsılıyor. Peki ama, filizlenmekte olan bu yeni dünya düzeni, eskisinden ne gibi izler ve farklılıklar taşıyacak? Miyase Sertbarut Kapiland'ın Külleri'nde, özetle her şeyin kendi hizmetinde olduğu yerde yanlış bir yola sapan günümüz insanın karşılaşacağı hazin sona, kanıksanmış toplumsal gerçeklikler üzerinden şerh ortaya çıkıyor. Canlıların eşit haklara sahip olması, hatta cansız yetenekleri aynı biçimde hayat haklarını dile getiren roman, insanlığın tükenmişlik sona ermesi yeni bir uygarlık için aynı yollardan gidilmemesine ve benzer hataların düşülmemesine ilişkin düşündürüyor.Tanıtım Metni
Paylaşmak
