Keşke Biraz Sen Olabilsem

Hayat bizimle ilgili olanlarla değil, bizim kişilerin nasıl algıladığımızla ilgilidir. Hayatı nasıl algılarsak duygu ve düşüncelerimiz de o şekilde biçimlenir. Kaygının verdiği mesaj doğru anlaşılabilirsa tehlikelere karşı önlem almamızı sağlar. Yaşamımızın devamlılığında son derece etkili ve sağlıklı olan bu duygu, gerçek riskler karşısında bizi korur. Ancak her zaman olmayan riskler görmemize ya da sürekli bir şekilde riskler üzerine düşünmemize neden olan, kendimizi güvende hissetmemize engel olacak, günlük analiz aksatacak şekilde yoğun bir kaygı hâline dönüşebilir. Biz insanların en önemli özelliği olan “kesin olmayan ve bilinmeyen bir gelecek hayal edip zihinsel olarak buna alışma yeteneğimiz” olmasa da kaygı da var olabiliyor. Eğer zihnimizdeki kaygıyı düşmandan dosta çevirebilirsek ve kaygıyı yönetebilirsek; Endişelerimizi, özellikle belirsiz ve sıkıntı verici zamanlarda, kaygıyı doğru şekilde kullanabileceğimizi keşfederiz. Bu kitapta kaygı bozukluğu olan birinin hayatının nasıl algıladığı, hayatın büyüklüğünün nasıl etkilendiği ve kaygıyı normal algıladığı paralel bir evrende yükselişin nasıl olacağı anlatılmaktadır.Tanıtım Metni