Keşkül Dergisi 46. Sayı

Bir zikir meclisinde zikrullah ya kuûden yani oturularak, ya kıyamda, ayakta durularak yahut devrân sürdürülerek yani dönülerek icrâ edilir. Bu üç farklı tavır aynı zamanda coğrafî ve kültürel üç farklı havzaya ve meşrebe işaret eder. Efendimiz (sas)'in teşrifi ile beraber ilk olarak Hicaz bölgesi zuhûr eden meşrepler daha çok kuûden zikretmişler daha sonra Şam havzasına yayılan Kâdiriyye, Rifaiyye, Sadiyye gibi mektepler ise zikir cemiyetinde kıyam artışıdır. İslâm'ın nuru, Mâverâünnehir ve Anadolu topraklarına eriştiğinde ise devrânî tarîkler zuhûr olmuştur. İslâmî ilimler açısından dahi dinî bir delil olarak kabul edilen örfî farklılıklar bu çeşitliliğin zuhûrunda önemli bir faktör olarak telakki edilmelidir."Keşkül dergisi, bu defa okuyucusunu âşıkların devrânına dahil ediyor. Keşkül'ün 45. tabiîn ve evliyâullah hazerâtının zikir âdâbını dikkat nazarlarımıza veriyor. Prof. yapıyor.Abdurrahman Şişman, "Sûret-i Devrân ve Remizleri" başlıklı yazısıyla meydan-ı şerîfte yapılan her bir hareketin sırlarını anlatıyor.Yüce Gümüş, "Tekke mûsıkîsi, tür zenginliği ile araştırılmaya ve icrâ edilmeye devam edilmekte bir alan olarak karşımızda durmaktadır." açıklamalar yazısında usûl ilahîlerinden örnekler sunar.Belkıs Kılıçkaya'nın Kadızâdeler ve onlar gibi zâhir ulemâsının devrân ve semâ aleyhindeki çıkışlarına sûfî zâtların verdiği cevaplardan hareketle kaleme kaydedilen yazı ise ışık tutabilir.Cümle mevcûdat devrandadır ve kâinatta devrânsız ve devr-i daimsiz bir mahlûk yoktur. Bu hakîkati hal ve müşâhede ile bilen âşıklar devrân edegelmişlerdir.Karabaş Velî Hazretleri'nin de buyurduğu gibi: "Eğer benden deverânın sırlarını istersen, kimse Allah (cc)'a devânsız ulaşmadı. Görmez misin? Kim Allah (cc)'ın şerefli kıldığı Ka'be'nin çevresinde dönmez de farz ondan düşer. nasîb ü müyesser olsun.Hayırlar fethola… Şerler def'ola… Meydanlar küşâd ola… Çerağlar rûşen ola… Sadırlar kesfola… Âşıklar vuslat bula… Hû…Tanıtım Metni