Kırkpınar

Aliçoların, Koca Yusufların, Mümin Hocaların, Adalı Halillerin, Kurtderelilerin, Tekirdağlı Hüseyinlerin, Ahmet Taşçıların güreşlerini ve hayatlarını okuyabilmek için bu kitabı okumalısınız… * Kırkpınar, efsanedir ama gerçeklerden daha gerçek bir efsane... Tarihî, bakanlığı ve gerçeklerle bu kadar uyum içinde olan başka efsane yoktur! En önemlisi de millî vicdanımız, bu efsaneyi gerçeklerin en gerçeği olarak kabul etmiştir, başka delile ne hacet! Dünyaya, Türk'ün dünyaya katılması, spor anlayışını, hayata bakışını anlatmak için yağlı güreşteki peşrev yeter. Peşrevle Türk çocuğunun, Türkistan'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan da Avrupa'ya tablo olarak canlandırılmakta, yine peşrevle Türk'ün sembolleri olan kurulann atılışı, okunan uçuş, atın şahlanışı ve kartalın süzülüşü temsil edilmektedir. Üç adım geri gitmek "Hak, adalet" ve "aşk" karşısında sorumluluğumuz kıldan ince, üç adım ileri gitmek de hedefimiz ve amacımız "Şehitlik, Hakk'ın rızası, insanların duası" manasındadır. Sağ el dokundurulduktan sonra üç defa dize, dudaklara ve başa götürülür. Bu "Ey pehlivan, gücün ve ustalığınla mağrur olma! Topraktan geldin, yine toprak olacaksın" anlamındadır. Güreşin sonuçta mutlaka bir pehlivan yenilecek. Yalnız galibiyeti pehlivanlık olarak görmek, pehlivanlığı, Kırkpınar'ı bilmemektir. Galipken pehlivan olarak kalabilmek, yenilirken pehlivan olarak kalabilmekten çok çok zordur. Bunu bilen eski pehlivanlarımız, galip geldiğinde bırakmayı hoplamayı zıplamayı, tam tersi boyun bükük olarak hemen nefis ve ego gibi asıl başpehlivan güreşleriyle başlamışlardır, felaketlere sebep olmaması için. Birine 'pehlivan' diye hitap etmek, ona en yüksek insanlığı rütbesini vermek ve onu alperenlerin mirasçısını kabul etmek demekti.Tanıtım Metni