Kızıl Aura

"Görüntülerden anlayacağın gibi bütün bölgede sadece güvenlik görevlileri var. Bu dakikaya kadar yüz dokuz ceset tespit edilebildi. Bu cesetler yanmış, nasıl yandıkları konusunda hiçbir açıklama yapılmadı. Ancak görgü tanıkları, insanların anında yere toplandıkları, sonra da yandıklarını, yanarken arkalarında dayanılmaz bir koku ve kül bıraktıklarını söylüyorlar. Bu yüzden gerçek ölüler de açık çıkamıyor. Kaldırımlar, sokaklar siyah kül öbekleriyle dolu. Terörün çoğaldığı ve tam olarak başkaları arasında zaman ayıracak." Sanat tutkunu ve bilgisayar programcısı Osiris ve gözü kara anti kapitalist Lili… İkisinin de dünyadaki alacakları bir intikam var. İyilerin yöneteceği bir dünya ütopyası kuruyorlar. Osiris'in, insanların aurasını ölçen ve İyi'yi Kötü'yü ayıran programla ütopyalarını gerçekleştireceklerini düşünüyorlar ama… Her şey yine o umutsuzluğun başlangıç ​​noktasına dönüyor; aşk nefrete, ütopya ise distopyaya dönüşüyor. Soner Gedik Kızıl Aura'da nefes kesici bir macera boyunca kötülük, iyilik, ütopya kavramlarını tartışıyor ve okuru her ütopyanın distopyaya dönüştüğü o kadersel ana yönleniyor. Tanıtım Metni