Kızıl Veba

Yıl 2013... Hızlanan kalp atışları, yükselen ateş ve kasılmalar; kızıla çalan yüzler ve vücutlar... Derken telaşsız bir çatışmaluk ağır ağır vücudu kaplıyor, kalbe ulaştığındaysa her şey için çok geç... Bir felaket, çığrından ortaya çıkan bir kalıcı, yıkıcı bir pandemi dünya gücünün tamamının üzerinde hızlı bir şekilde sona ermesi bir hasar bırakıyor. Modern kurumlar birbirini takip ederek çökerken, teknoloji ve bilimin işlevini yerine getirebilir; renkli, capcanlı bölge bir veba salgınıyla tek renge bürünüyor.1912 yılında yayınlanan Kızıl Veba, geçmişteki, uygarlığın, hatta kelimelerin uzunluğunun yitirdiği; Vahşetin, ilkelliğin ve orman kanunlarının hüküm sürdüğü bir tuhaf devirde, 2073 yılında, Kızıl Ölüm'den sağ çıkmayı başaran bir adam ve vahşi torunlarının toza dumana bulanmış hikâyesini anlatıyor. Tanklar, tüfekler yeri sapan ve mızraklara ayrılırken yerle yeksan medeniyet olmuşin hatıraları tek bir kişinin hafızasında canlılığını korumayı sürdürüyor.Jack London'dan uygarlıktan ilkelliğe, imkansızlıktan bilinmeze doğru yola girerek gerçekleşen bir kehanet, postapokaliptik bir sarmal...Tanıtım Metni