Konargöçer Toplumlar ve Osmanlının Kuruluşu

Onun canlı varlıkları kendi doğasında yaşar. Konargöçer toplumlarda bu olgu “ot kökün üstünde ısırılarak” toplanır. Toplumsal varlıklarda kendi doğasında, kendi koşullarında vardır. Konargöçer ve vücudundaki topluluklarda elbet kendini besleme, var olan koşullar içinde varlığını sürdürdürür. Varlık koşulları, değişim elemanları değişir ve başkalaşım ya da dönüşüm kaçınılmazdır. Bir sorunsal olarak ortaya çıkan konargöçer olgusu bu kadar önemli midir? Konargöçer – oranlarının ilişkisi ve boyutlarının boyutları nedir? Ne zaman ve nasıl başlar? Çelişkide baskını nasıl ve ne şekilde öne çıkar? Osmanlının kuruluş sürecinde konargöçer topluluklarının ne tür bir etkisi olmuştur? Anadolu coğrafyasında dönüşüme etki eden unsurlar nedir? Dönüşüm nasıl bir sürece yayılmıştır? Tarihte ve günümüzde bu oluşumun yarattığı gerilim ne tür bir toplumsal sonuç ortaya çıkmıştır? En önemli değişim ve yaşadığın günün yansıyan boyutları nelerdir? Bu ve benzeri çoğaltma olanakları vardır. Dikkatli sıcaklık rejimi yeterince verilmemiş birçok sorunun ortaya çıktığı görülür. İnsanlığın evrimi ve konargöçerlik olayı temel bir gerçekliktir ve bu gerçeklik, ne övünmeye ne de yerinmeye konu olacak bir olgu değildir. Bu, onun toplumunun doğal bir evresidir. Bu çalışmanın gerçekliğinin öyküsüdür. Gidenin ve gelenin öyküsü... Derinden yaşanan hüzünlü bir yolculuktur bu aslında. Belki de henüz bitmemiş bir yolculuk ve konargöçerler açısından yeterince yazılmamış bir tarih... Bu noktada şu gerçeği bilmek önem taşıyor: Aslanların kendi tarihlerini ortaya çıkana kadar ve kendi tarihlerini yazıncaya kadar tarihler hep avcıları yazacak, avcılara övgüler dizecek. Tarih bu yazılanlara göre biçimlendirilecektir. Neden derseniz, kuş kanadıyla uçar, insan bildiğince yürür, aldığınca söyler, gördüğünce yol alır.Tanıtım Metni