Körburun

Yıldızlara bakılırsa bulutsuz, rüzgarsız, ılık bir gün olacaktır. Önce uzaktan düdük sesi duyulacaktı, sonra şehir hatları buharlaşacak, yosunların köpükleri kabartan köpükler çıkararak iskeleye yanaşacaktı. İçi her zamanki gibi çay ve mazot koklayacaktı. Halatlar birkaç dakika sonra hemen toplanacaktı; vapur Körburun'da çok beklemeyecekti çünkü Seher'den başka yolcusu olmayacaktı büyük olabilir.”Körburun, hem hem yakın bir ada… Sapa, içine kapalı ama o kadar da izlenen anakaranın kodu.Kuşaklardır ırak, ağır akan yaşantısı aslında hiç yabancısı olmadığımız bir hikaye bize anlatıyor. Örüldüğü Körburun'da yaşananlar hakkında susulur, günlük hayatlar ise uğultuya dönüşür. Hikmet Hükümenoğlu, üç kuşağın aşklarını, hırslarını, düş kırıklıklarını her yerde Körburun'da “büyük roman”ı deniyor ve bizi öykünün okuduğunu aştığı yere okuyor.