Kornelyus'un Ezgisi
Kornelyus'un Ezgisi
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Kâsemden şarap kadar yaşamın döküldüğü akıl edip dinlenene. Ait değil uçuşanlar beyine. İşte bahar: Kargalar, serçeler, parlakdayan yıldızlar. Siyah atlar, nal sesleri, çığlıklar! Toz, toprak, ter içinde afyon kadınları çizer. Bir çay! İçinde ufak taşlar, üstünden aşan çocuklar. Ağaçlar çıkacak, türkülerle dinlenecek, dinlenecek masallar. Bir dost yarenliğinde, bir veli huzurunda,bir kâtip kaleminde geçmeden yıllar boyu gider. Kabuslar, tatlı rüyalar, umutlar. Beyaz duvarlar içindeki ses ve sessizlik. Kırık bir kalem, bozuk mısralar, uyumlu yaşamlar... Sonra bir gün her şey durdu. Çıt çıkmıyordu. Sorularım vardı ama yanıtsızdım sessizlikte.Gözlerim görüyordu, parmaklarım yazanlar vardı?Peki kimdi konuşuyordu, biliniyorduten? “Ben neyim, ben?” Gökyüzü yüzüme yağmıştı; “Bir 'Şey' sonsuzsa o 'Şey' dışında bir 'Şey' olma olasılığı yok. Ben senim, ben!”En ilkel inançlarla en basit arzular, insanın zihninin var olabileceği en aşkın, en ileri sezgileri ve en yüce kavramları içinde barındırır. Kornelyus'un Ezgisi'nin yüz yetmiş yayılan, yedi ayrı ülkede geçen ve iki ana hikâyeden oluşan örgüsünde bu özgürlüklük ekstra kullanımı. Kornelyus'un bilinmezi korkusuzca sorgularken, varlığın ve hiçliğin, zihnin ve sınırın sınırlarında doluyor. Zerdüştîlikten İran'daki Türk varlığına ve Türkiye'deki azınlıklar sorunune, derin devletten kaçakçılığa, saykodeliklerle hakikatin sıcaklıkta gezinişlerden aşkın saf hâline ve en sert BDSM, fetişizm deneyimlerine kadar uzanan bu ezgi, şair şair Vyasa'nın binlerce yıl önce “Tanrı'nın Ezgisi” isimli eserine nazire yaparcasına
Paylaşmak
