Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç

"Bu gökteki kuyruklu, yerdekilerin şerlerinden meydana geldi... Geçen sene Dizdariye gücüda bir paşanın katırı doğurdu dedilerdi de inanıyorlardı. İşte bakın doğruymuş... Demek zamanlar yakın... Yapı da pek çoğaldı. İşte bu birkaç şey kıyamet alametidir. Biz büyükbabalarımızdan, analarımızdan öyle işittik." Yaşadığı çağın İstanbul'unu ürünleride renkli, eşitlik biçiminde değiştiren Hüseyin Rahmi Gürpınar aynı zamanda, diyaloglarındaki halk ağzına gösterdiği özeni, kurguladığı mizahi alavere dalavereleri, kadın-erkek çocuklarındaki adaletsizliğe ve hurafeye karşı alaycı yaklaşımla da dikkat çekmiş, bazı çalışmaları nedeniyle dönemsel yönetimle de başı belaya girmişti. 1910'ların İstanbul'unda bütün şehir ahalisi, Halley kuyruklu yıldızının Dünya'ya yaklaşacağı haberiyle panik içindedir. Batı'nın sanatına, bilime meraklı ve halk tarafından anlaşılmadığını düşünen, varlıklı ama müzmin bekâr İrfan Galip ise bir yandan uzaktakilere ilimin öğrencilerinin bu gökcisminin nasıl bir şey olduğunu açıklayıp kendince eğlenirken, diğer yandan ona mektuplar yollayan ve onlara bakılırsa tam olarak sahip oldukları gizemli afeti devam ediyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın o dönem, yaklaşan Halley nedeniyle yayılan dedikodular ve hurafelerle gerçekten korkuya kapılan halka, önsözünde de seslendiği Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, edebiyatımızın en değerli, en muzip klasiklerinden. Tanıtım Metni