Mavi Tebeşir

Ne zaman gerçek olaylardan alıntılanmış bir hikaye okumaya, gerçekliğin gerçekliğimi sorgulamaya başlarım. Çoğumuzun gerçek hayat olarak gördüğümüz yaşamlarımız, aslında sıradan olmaktan ileri gitmez. Ama bazı hayatlar vardır ki kendi hayatlarımızla karşılaştırdığımızda ütopik bir peri masalından farksızdır. İşte bu hayatlar, biz sıradan insanların aldığı önemli kararlarda büyük roller oynuyorlar. Bizim tercih yapmadığımız seçimleri yapmışlardır. Asla veremediğimiz kararları uygulamışlardır. Nedenini sorgulamaya başladık an, doğru ile yanlışı, gerçek ile sahteyi ayırmaya başlarız. Bu kitapta, küçük bir Anadolu köyünde basit bir çiftçi olarak yaşayan büyük dedem Mehmet'in Çanakkale Cephesi'ne gitmesiyle başlayan yolculuğu içinde, Aborjin Mehmet'e ve sonrasında Avustralyalı Logan Faraway'e dönüşümü sürüyor. Bazen ölümün dışında, bazen de kendi sonları nedeniyle, makinenin nasıl evrildiği iz oluşur. Savaşın, vahşetin, dostluğun, aşkın, merhametin, sevginin ve umudun yoğrulduğu bir içinde bir olacağız. Belki de bu sürprizlerle dolu maceranın sonunda sıradan hayatlarımızı sorgulayacağız. En azından ben böyle yaptım... "Bir yaralıdan başka bir yaralıya ataklarla ilerleyen Doktor Hudson, cepheden gelen her askerin genel bakımı, acil müdahale ile kurtulabilecek yaralılar mavi tebeşirle, kurtarılması mümkün görmediği yaralılar da kırmızı tebeşirle işaretliyordu. Bir tanrı gibi, ölecek veya gidecek insanları seçiyordu. Kırmızı tebeşir neredeyse ölüm demekti, mavi tebeşir ise belki yaşam." Tanıtım Metni