Mecburen Atatürkçü

Yaşınız elverir de evlilik hatıralarınızda Türkiye'nin yakın geçmişine giderseniz, buruk dünyanız çıkar karşınıza: Dayaklı, prangalı, kelepçeli, sehpalı… Buruk dünyanız, dindar mazlumların cehennem azabına düşen bir dünyadır. Şuura idam cezası, fikre pranga, ezana yasak; ebediyeti yaşama azmi kelepçelenip zindana atılmış… Bir çığlık kopar içinizden, haykırırsınız: “Zalimler için yaşasın cehennem!” Haykırışlarınızın yüreğinizde buz tutar. İncinen ruhuzla kaybettiğiniz yıllara ağlarsınız. Siz ağlarken, birileri ekranları çıkarır, laikliğe uzanan dillerin kopacağından, ellerin kırılacağından, başların ezileceğinden söz eder. Kan tutkunu göz devire devire “Laik olmayan insan değildir!” deyiverir. İşte o zaman kaybedilen yıllara saklanmayı bırakıp millete yıllar kaybettiren kişiliğiyle hesaplaşma ihtiyacına duyarlısınız. Bu çalışmam böylesine bir hesaplaşma ihtiyacıdır. Yavuz Bahadıroğlu Tanıtım Metni