Mevlana'nın Kedisi

Can Aydoğmuş'la uzun yıllar önce İstanbul'da, mahallemizin bakkalında karşılaşmıştık. Bakkalımız Abbas Efendi'yle sohbetimizin ilgi çekici olması gerektiğini ki beni tanımak istediğini söyledi. Bilgiye aç, Mevlâna'ya karşı muazzam bir ilgisi olan bu genç adamın ilk romanının Mevlâna'nın öğretisiyle yoğrulmuş olması beni hiç şaşırtmadı. Sürükleyici, bilgi dolu, bir solukta okunacak bu eserin içeriği Hz. Mevlâna'nın öğretileriyle, oluşuyla, yaşantısıyla ve Mevlevî kültürüyle örtüşürken, aynı zamanda baştan sona hüsn-ü zanla yazılmıştır. Hz. Mevlâna'nın merhametini, insan ve hayvan sevgisini yansıtan, çok güzel, sürükleyici, elden bırakılmadan okunacak bir eser. Bir yandan, bir göçmen bir aile ile üç nesli arasında değişen ile genç bir ailenin baskılarından kurtularak kendi başına ayakta kalmayı başarabilen mücadelesini, bir yandan da dünyada günümüzden sekiz yüz yıl önce yaşanan bir kedinin bakış açımızı sağlayan çok boyutlu, tarihi zenginlik içeren bu kitap, New York'tan Konya'ya uzanan mistik bir yolculuk... Can Aydoğmuş hayat bazen ülkenin'ın bir köyünde, bazen Kanada'da adını yalnızca iki yerde bildiği bir dağda, bazen İstanbul'daki evinin balkonunda bilerek, okuyarak, gidiyordum. Bu arayışlar bir gün Aydoğmuş'un yolu uzun zaman önce bu coğrafyanın en önemli âlimi Mevlâna'yla kesişiyor. Yazarın gençlik döneminde geçen sıkıntılı olaylar, edebiyatı kurtarıcısı, bir yol harikası gibi görmenin en büyük nedeni. Mevlâna'nın Kedisi onun ilk edebi eseri değil; Ancak kendi tanımıyla “herkesin okunabileceği ilk edebiyat eseri”. Tanıtım Metni