Mezhepçilik Kültürü

Osmanlı Lübnanı'na odaklanan Ussama Makdisi mezhepçiliğin İslam'ın modernliğe gösterdiği tepkilerden biri ya da dinsel gruplar arasındaki toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin sonucu olduğu tezine karşı ortaya çıkıyor ve modernliğin tezahürlerinden biri olduğunu gösteriyor. Dokuzuncu yüzyıldaki dinsel şiddet olaylarının, özellikle mezhep katliamlarının direnişler arası çatışma eyleminin devamı olmaması, madun toplulukların yeni bir dünya kurulurken mücadelelerin karmaşık, çokkatmanlı bir dışavurumu olduğunu savunuyor. Makdisi'ye göre mezhepçilik dinsel kimliklerin siyasi ve toplumsal genellerle seferberliği temsil ediliyor. Tanzimat'la birlikte Avrupalılar Ortadoğu'da varlıklarını daha fazla hissettirmişlerdi; bu da Lübnan'ın dinleri aşan, sürdürülmeye dayalı toplumsal düzenini sarsacaktı. Makdisi Hıristiyanları İslami despotizmden kurtarma fikriyle hareket eden Avrupa sömürgeciliğinin, misyoner heyetlerinin ve Şarkiyatçılığın, ayrıca Osmanlı milliyetçiliğinin ve yerel milliyetçiliğin nasıl farklı anlatılar oluşturuldunu ve bu anlatıları nasıl kendi modernliklerinin gerçekleştiği ve ilerlemenin devreye sokulduğunu anlatıyor. Çok sayıda birincil kaynatma birimian kitap, yalnızca Osmanlı'nın modernleşme süreci ve Ortadoğu'nun sömürgeleştirilmesi sırasında Lübnan'da yaşananlara değil, yakın geçmişte ya da günümüzdeki potansiyel ve fiili çatışmalara da ışık devam ediyor. Tanıtım Metni