Ne Mutlu Türk'üm Diyene –Türk-Müslüman Kimliğinin Müzakeresi–

Türkiye Cumhuriyeti'nin iklimi, savaştan yeni çıkmış perişan bir halkın ortak bir amaç çevresinde kenet olduğunda neler başarabildiğinin en büyük kanıtlarından biri olmayı sürdürüyor. Peki, halk 'Türk milli çalışmaları' ne zaman ve nasıl sahiplendi? Resmi tarih, Cumhuriyet'in varlığıyla taçlanan süreç, ezelden beri var olan Türk milletinin Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kendine gelişi, 'uyanışı' olarak gördü. Atatürk'ün ilkeleri ve devrimleriyle, Türklerin “seküler” ve “çağdaş” milletlerden ayrılmasını, halka millet bilincini aşıladığını anlattı. Gavin D. Brockett, bu süreçte Türk milli eğitimin ezelden beri var olduğu veya Kemalist seçkinin çabaları halk tarafından benimsendiği geleneksel beylik anlatılarına meydan okuyor. Halkın milli kimliğinin sorgusuz sualsiz kabul edilmediğini, diğer kimliklerle tartışıldığını, karşılıklı tavizlerin verildiğini, uzun ve zorlu bir müzakere sürecinin sonunda benimsediğini gösteriyor. Bu anlamda 1980'lerin 'Türk-İslam anlayışı' anlayışının çok daha eskilere, çok partili sistem geçişe kadar ortaya çıktığı ortaya çıkıyor. Bu süreçte özellikle yerel basının Müslüman bir Türk milinin inşasında oynadığı hayati rol gözler önüne seriyor. Resmi tarih anlatımının aksine Anadolu'nun ulusal kimlik kazanma sürecinde edilgen olmaması, müzakereci bir başarısızlığın ortaya çıkması merkez/çevre ikiliğinin devam ettiğini de sorgulanıyor.Tanıtım Metni