Ötekinin Tarihi

Sosyal bir olgu olarak kimlik, her şeyden önce aidiyet bildiren bir ifadedir. Kişinin kendini tanımlama biçiminin şeklidir. , içinde yer değiştirme kimlikleri ile bir yönüyle kimlerin yanıtını verirlerken bir yandan ötekini tanımlanmış oluyorlar. Buna karşın ötekileştirme, ferdin aidiyet istememek ve mensubu bulunduğu kimliği (ben ya da biz) merkeze alarak, yabancı addettiği diğer kimlik ya da kimlikleri yok sayıp dairenin dışında kabul edilmesi, bunun sonucunda de ondan ayrı ve bazen de üstün kalmasıdır; farklı olana olumsuz bir anlam yükleme, onu değersizleştirme çabasıdır.Unutulmamalıdır ki, her insan içinde bir benlik hissiyatı ile var olur. Ancak toplumsal ilişkilerimizde benmerkezciliği esasen kabul etmek daima problemlere yol açacaktır. Çünkü başkasının da içinde taşıdığı ben ile yollar kesiştiğinde çatışma kaçınılmaz bir hal alır. Barışın toplumsal olması için sağlıklı bir öz denetim parametrelerinin arttırılması elzemdir. Bu da ben ile sen arasındaki münasebette ötekileştirici tavrı terk etmekle saklandı. Böylece insan içinde, İçerisinde öz beni yok etmeden, birbirini anlama deneyimi geliştirecek ve burada farklılığın zenginlik olduğu bilince ulaşacaktır. Zira diğeri, onun zamanının kötü veyahut düşmanı olan demek değildir. Bazen orijinal beni idrak edebilmenin, biz olabilmenin yegâne ayırabileceği.Tarihte diğer veya diğerinin tarihi hakkında düşünmek, aynı minval üzere objektif ve duygusallıktan uzak çalışmalardan ortaya çıkmak, diğerlerini de dikkate almak önemlidir. Bu çerçeve çabası ötekileştirmenin de önüne geçerek ilk adımdırTanıtım Metni