Öyle Bir Dünya Yok

Yasaklar, sadece toplum düzenini sağlamak amacıyla ortaya konulması gereken normlar olarak kalmalı. Şayet; onun grubu, yetki ve güç sahibi, her bireyin kendi değer yargısıyla, kendi düşünceleriyle oradan çıkıp öyle geldiği için yasak koymaya kalkarsa, orada düzen değil doğar. Temel haklar açısından azınlığın en çok “denk” olduğu gerçeğinden kopmamalı. Birinin özgürlüğü için, başka birinin özgürlüğüne sahip olmak meşru bir “yasa” olamaz… Yasa dediğiniz, ya da temelde “yasak” dediğiniz şey, köleliğe değil, özgürlüğe götürmeli insan. Koyduğunuz kural, birini sevindirirken, diğerini üzmesin. Birini zenginleştirirken, diğerini zayıflaştırmasın. Birini korurken, diğerini kaderine terk etmesin. Kazanın kaçınılmaz olduğu bir durumda; “acaba insana mı çarpsam, yoksa hayvana mı” diye kararsız kaldığında; tercihlerimizi, efendilerimizin eğilimleri değil, önceden kabul edilmiş evrensel değerler işaretlemeli. İrademiz, sadece kendi özgürlüğümüze değil, herkesin özgürlüğüne anında hizmet vermektedir. “Değerler Eğitimi” ile kendi dünyanızın stratejilerini değil, “cihanşümul” ilkelerini öğretmelisiniz! Güç bizde, yetki bizde, artık “efendi” biziz diye her aklınıza eseni yapamazsınız… Bu tutuma zorla “meşru” saydıramazsınız… Öyle bir dünya yok!... Olmamalı da zaten… Tanıtım Metni