Parti, Cemaat, Tarikat

Türkiye'de 21. yüzyılın başında iktidar imkânı bulan İslamcı siyaset, Cumhuriyet'in 100. yüzyıla girerken ülkenin ekonomi-politik ve toplumsal-kültürel büyümesinde belirleyiciye devam ediyor. Demokratik, özgürlükçü ve adaletçi vaatlerle başlayan bu iktidar yolculuğu, toplumsal örgütlenme, kutuplaşma ve güçler eşliğinde otoriter, totaliter ve baskıcı bir yörüngeye mevcut durumda. Parti, Cemaat, Tarikat, siyasal İslamın seküler Türkiye'de 20 yılı aşkın süredir devam eden süregelen iktidarın seyrini sosyal antropolojik yaklaşımla süzgeçten geçirme girişimi. Tayfun Atay, bu sürecin “dinbazlık” genel bakış açısıyla eleştirel bir bakışla çözüme kavuşturuyor. "Dinbaz, dinlemek demek. Türkiye'de dindar-muhafazakâr sahne kitlelerinin sesi, yetkili olarak siyasetinde olduğunu iddia eden Parti, aslında dindar, yani din sahibi olan/sahip çıkan nitelemesini hiç mi hiç bilmiyor. Kendi dünyevi çıkar, arzu ve ihtirasları ve bir sermaye-rantiye-şantiye Müslümanlığı var etme sırasında dini araçsallaştırdığı, dinlediği için dinbaz nitelemesini yapıyor. Cemaat ve tarikat çevreleri de bu Parti'nin önlerine açılmak olağanüstü imkanlarla kültürel meşruiyetten öte ekonomik zamanları vardı, zenginleştikçe zenginleşip holdingleştiler. Mürşitler müteşebbis, müritler müşteri oldu.” Tanıtım Metni