Elma Çocuk
Pembe Cadı'nın Dükkanı
Pembe Cadı'nın Dükkanı
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Duyun! Duyun! Burada soyut şeyler satılıyor. Bu dükkandan elleriniz boş ama yüreğiniz dolu çıkacaksınız. Rengarenk, sevimli mağazamızın reklama ihtiyacı yok ama görülmesini ve sevilmesini istiyoruz. O yüzden söylemeliyiz ki... Burası öyle bir mağaza ki, içinde para geçmiyor. İçine birtakım duygular ekiyorsunuz ve onları balonlara şişiriyorsunuz. Ne eksik, ne fazla... İçeri giren herkes eşit. Çocukluğunu özleyenler, arkadaş arayanlar, kendini unutanlar, kendini hatırlayanlar ve daha niceleri umutla içeri koşuyor... Pembe Cadı'nın dükkanında sadece "mutluluk" yok çünkü mutluluğun tarifi yok, oysa malzemesi bol. Ancak kitabın içinde mutluluğun binbir türlü hâliyle karşılaşabileceğinizi söylemeliyiz. Bu muhteşem lezzet mağazamızın bir ziyafeti, eminiz ki tadını unutamayacaksınız. Tema: Biz kimiz Kavramlar ve Anahtar Kelimeler: Birey ve toplum, bakış açısı, karar verme, değişim, sağlık ve spor, iletişim, kendini tanıma, arzu, ihtiyaç, neden-sonuç Tutum ve Değerler: Empati, hoşgörü, dürüstlük, özdenetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk Profil Özellikleri: Dengeli, şefkatli KİTAPTAN Sıcak bir sonbahar gecesiydi. Küçük ve şirin kasabanın evlerinin ışıkları birer birer sönüyordu. Kasabanın çocukları çoktan uykuya dalmış, hayal aleminde gezintiye çıkmışlardı. Çocuklardan sonra uyuyan büyüklerin düşüncelerini bırakıp uykuya dalması zordu… Sokak lambaları ve gökyüzündeki yıldızlar geceyi aydınlatıyordu. Bahçe duvarında tekir bir kedi oturuyordu. Sırtını kamburlaştırmış ve patilerini kıvırmıştı. Kıpırdamadan, sanki bir şey olmasını bekliyormuş gibi yolun karşısındaki boş arsaya bakıyordu. Bahçede bir fareyi kovalayan büyük siyah bir kedi bunu görünce kovalamayı bıraktı. Tekir kedinin yanına atladı ve gecenin bu geç saatinde neden bu boş arsaya kıpırdamadan baktığını sordu. Tekir, "Bu gece geliyor," dedi. *** "İyi akşamlar! Bana iki yüz gram tarçınlı anne kurabiyesi verebilir misin?" Pembe Cadı şaşkınlıktan neredeyse sandalyesinden düşüyordu. Bataklık Cücesi ve Ebegümeci birbirlerine baktılar. Pembe Cadı doğruldu ve gözlüklerinin altındaki adama dikkatle baktı. Genç adam ciddi görünse de bakışları çocuksuydu. Pembe Cadı burnunu kaldırdı: "Anne kurabiyesi sattığımızı nereden çıkardın?" Adam utançla etrafına bakındı. Kavanozların üzerindeki etiketleri okudu. "Affedersiniz! Çok özür dilerim! Anne kurabiyesi sattığınızı sanıyordum. Annem benim için çok değerliydi. Onu ve yaptığı kurabiyeleri çok özlüyorum. Benimkiler o kadar lezzetli değil. Geçen yıl evlendim. Maalesef karım annem gibi tarçınlı kurabiye yapamıyor..." Pembe Cadı genç adama gülümsedi. "Anlıyorum... zavallı karın da senin gibi elinden gelenin en iyisini yapıyor olmalı. Eminim sana güzel kurabiyeler yapıyordur. Ama kalbinde çok fazla özlem var. Annene duyduğun özlem çok ağır. Bize biraz 'özlem' üflersen, sana biraz 'unutkanlık' veririz... Ne dersin?" Genç adam çok sevindi, çünkü karısını seviyordu. Kurabiyeler yüzünden onu gücendirmek istemiyordu. Pembe Cadı, unutkanlık kavanozunu dikkatlice raftan indirdi. Kapağı açmadan önce Mallowgnome'a seslendi: "'Özlem' balonunu getirebilir misin?" Sonra genç adama döndü: "Çok dikkatli üflemelisin. Çok fazla üflersen... çocukluk anılarını ve daha nice değerli anılara duyduğun tatlı özlemi sonsuza dek kaybedeceksin. Bu iyi olmaz." Mallowgnome arkadaki gizli bölmeden kırmızı balonu çıkarıp adama uzattı. "Sadece dört nefes," dedi. Genç adam balonu dört kez üfledi. Pembe Cadı uzun parmaklarıyla "unutkanlık" kavanozunu dikkatlice açtı. Bir tutam alıp genç adamın üzerine serpti. Görünürde hiçbir şey yoktu, ama adamın gözlerindeki kayıp çocuk ifadesi kaybolmuştu... Tanıtım Metni
Paylaşmak
