Plüton'un Düş'üşü

Kafasının içinde başka bir dünya taşıyor insan. Orada başka insanlar, depremler, akarsular var. Dış dünya, bir mengene gibi sıktıkca bizi, o dünyaya kaçıyoruz. Neyin gerçek olduğu, sahte olduğu bir zaman sonra siliniyor. Aşk, tamamen farklı bir insan yaratmaya çalışarak bizim için. Kafamızın içinde ve insanlarımızı yok edip, sadece kendisine hizmet verebilmeyi emrediyor. Ne doğru ile yanlış ayırt edilebiliyor artık ne de gerçek ile yalan.Sera Kutlubey, ilk romanı Plüton'un Düş'üşü ile sıradışı bir hayata izini sürmemizi sağlıyor. Vera'nın yeni birleşerek başlayan hikâyesi, umulmadık bir şekilde okuru yönlendiriyor. "Bazıları hasta doğar ve bunu içten içe bir ayrıcalıklı sayar. Ruhen hasta. Belki de kalben. Evet, bunlar bu, kalben hasta... Bu tür hastalığa yakalananlar vardır ve tutulurdur. Ve unutmamalı ki sadece değil, insanlarla günlerle uğraşırlar. Çünkü sadece insanların da doz aşımı ölümle elde edilir. İlaçlarla değil, da gerçekten. Ve en burada; gerçekten çok iyi değil, ucuz bir seçimdir. Her yerde; Zarar, sevginin de.Hayat boyunca tutkularımın devam ettiği, her şeyi diyebilmek için Cenneti de cehennemi de kursağımdan... Öbür dünyaya gittim ve orayı pek benimseyemedim yine de en sonunda yaşamayı seçtim.