Psikanalizin Kurtuluşuna Doğru

Psikanaliz, insanların en derin korkularından, kederlerinden, takıntılarından kurtulmayı, anlam veremedikleri, “akıldışı” davranışlarını anlamlandırmayı, insan ruhunu ve kültürü anlamayı vaat etti. Ancak Freud'un psikanalizi “icat” edişinin yaklaşık üzerinden yüz elli yıl, Lacan'ın gözden geçirdiği gözden geçirmenin üzerindense henüzmiş sözcüklerden fazla bir zaman almasına rağmen sosyal bilimler ve psikoloji gibi alanlarda bu disiplinin çalışmaları, işlevsellik ve dağılım bozukluklarındaki azalmak böyle dursun, artarak devam ediyor. Kimilerine göre psikanaliz, kanaat önderlerine sahip bir gelenek haline geldi. Toplumda ve kültürde ortaya çıkan değişikliklerle, bu yazılımın insan ruhunda bıraktığı yeni izlerle temasını kaybetti. Bu koşullar altında psikanaliz bize mevcut bir şeyler söyleyebilir mi? Cinsiyet ve kültürün, LGBTQI+ hareketlerinin, toplumun kıyısına itilen azınlıkların, modern dünyanın kesmekeşine kapılmış sıradan insanların yeni ve sarsıcı deneyimlerinin dünya ve kültürün farklı biçimdeki temasını oluşturmasına izin veren günlerde şu günlerde Oidipus Kompleksi'nden ve cinsiyetten farklılığından bir anlamı var mı? Psikanalizi özünü kaybetmeden kendinden kurtarma mümkün mü ve gerekli mi? Bu kitapta, psikanalizin aykırı isimlerinden Laurie Laufer, bu ve benzeri sorulara bir yanıt arıyor. Psikanalizi ataletinden kurtarabilecek, kendini yeniden keşfetmesini, isyankâr çabalarıne geri dönmeyi sağlayabilecek bir yol haritası sunuyor.Tanıtım Metni