Resim Sanatı (Ciltli)

Yaşatının onun parçasına gözleriyle bakmak ve o anı içinden taşan yaratıcılığıyla tuvalde görselleştirerek saptamak. Doğaya yönelik hayranlığı, doğanın küçücük dönemçlerini, beklenen değişimlerini, yatay çizgilerinin derinliklerini resmetme sanatının ustalara sunduğu o özgün sezgiyle ifade etmek. Şeref Bigalı'yı böyle tasvir edebiliriz. Resim sanatımız erken nesillere çok şey borçludur. Bunları halka halka genişletecek yapılar ortaya koymuşlardır, sınırları zorlayarak, çeşitli zorluklara karşı birleştirme, sanatlarını yaygınta ve yaygınlaştırmakta kararlılık örneği vererek... 1925 doğumlu Şeref Bigalı Bergama'dan; Antikitenin parlak mimari ve heykeltıraşlık eserlerinin yanı sıra Osmanlı'nın anıtsal yapılarıyla bağışlanmış bu topraklardan özgür İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne gelmiş ve Cemal Tollu (1899-1968) atölyesinden mezun olmuştur. Resim öğretmenliği yapan, İzmir'de yolu “Yenilik sanatının öz sorunudur” diyen ressam Abidin Elderoğlu (1901-1974) ile kesişince boyu devam edecek bir sanatsal esin alışverişiyle zenginleşen, 1960'lı yıllardan beri Paris'te Henri Goetz'den (1909-1989) eğitim alırken, arada kalan sürede yükü olan ustalığı Goetz tarafından övülen, 1976'da sanat anlayışını ve resim tekniğini kullanmak araya getirdiği Resim Sanatı adlı kitapla sanat değişiminin değişmesi. Şeref Bigalı yaşamın yanlarından çok, sade, yapmacıksız, kolay anlaşılır, aynı zamanda da dimağa etkin iletiler yollayan capcanlı sahnelerinden ve ayrıntılarından esinlerini alır. Tekrar tekrar okunan değer, keşfedilmeyi bekleyen ayrıntılardır onlar. Öte yandan tuvallerinde kalıcı olan zengin bir anlatım egemendir ki, kıvraklığıyla, geçişleriyle, renksel anlamlarıyla şaşırtmıştır. Örneğin yağmurlu bir günde bir meydandan geçen kalabalık abartısız bir geometrinin ritmiyle, rengârenk şemsiyeleriyle, çoluk çocuk, ortada koşuşan, sıçrayan yollarle, uçuşan güvercinlerle, her bir ışığın kendi yaşamının koridoru olan kaygısı ya da aceleyle tam bir şehir senfonisi tuvalde oluşur. Sanatçının belirli ölçüde bir ince espri katmasını da ihmal etmez. Ya da bir horoz kendine özgü tutuşla, göz renklerini gururla sergileyerek, hatta o renklerin enerjisini çevreye yayarak yaşam buluverir ressamın yatağında ve uzaktaki yüzeyde var kalmaktan çıkar, Bigalı'nın keskin gözlem yeteneğinin kapsamı olarak... Resminin önemine gönülden inanan ve bu inanca hep taptaze bir hevesle sanatın her yapıtı imgelemimizde yeni alıcılar açacaktır. Prof.Dr. Gül İrepoğlu 2024Tanıtım Metni