Sana Bir Köpek Satayım

Bir ressam!' 'Bir imam!' 'Bir haham!' 'Bir kaymakam!' Oysa siz belki de içindeki sanatçıyı uzun yıllardır ihmal etmiş ihtiyar bir taco satıcısısınızdır sadece ve pişmanlıklarınız, yolculuklarınızda çevrenizdekileri hicvetmenizi emrediyordur. Hatta ilk aşkınızı ünlü ressam Diego Rivera, gençliğinizi takıntılı anneniz, hayallerinizi ise bir deprem çalmış ve siz de 'gizli' tarifelere sahip tacolar satarak yaşlı olduğunuzda emekliliğinizi, hamam böceklerinden temizlenemeyen köhne bir apartmanda, Proust delisi başkalarının dedikodularıyla savaşarak hayatta kalmak zorunda kalırken, bakımıyi Adorno'nun Estetik Kuramı'na bulursunuz. Böylece kapınıza gelen misyonerlere muzır şakalarla kullanmakta, köşedeki eski devrimci manav kadına kompliman yapmakta ve eğlence mekanlarında gününüzü gününüzü kaybetmeyi görmezsiniz. Artık 80'lere merdiven dayamış bir 'keşke' yığını oluşturulabilir, ama bu, ayaklı bir edebi esere dönüşmenize engel değildir – ki zaten, herkes de sizden bir şeyler yazmanızı talep eder. Sıkılmak, boş durmak, yazmamak sizin için mümkün değildir. Villalobos'un o meşhur absürt ve komik üslubu, klasikleşmiş tuhaf karakterlerin ortasında adeta kendiliğinden şekillenen okuyucusuna Meksika'da geçen muhteşem bir macera romanı sunuyor. Kim bilir, eğer olaylar başka türlü gelişseydi, belki yine bu romanda aynı şeyler olup bitendi. Çünkü gelecekte, onun zamanının kaderi geçmişte belirlenmiş bir sonuçtur ve Adorno'nun da şöyle dediği gibi, "Yanlış hayat, doğru yaşanamaz." Tanıtım Metni