Sanat ve Mimarlık

Bir tasarım zihinden pratiğe geçer, birçok sapağa uğrar ve sonuçta “şey” olur. Sözgelimi bir bina veya bir tablo olarak göz önüne çıkar. Peki, bu “şey”e ne zaman sanat veya mimarlık etiketi ile bakabiliriz? Bu sorudan bir adım geriye, en başa dönerek sanatı ve mimarlığı birlikte dağıtmak veya ayrılmış birbirinden ayırmak mümkün müdür? Bu kitapta siyasi, ekonomik ve toplumsal sistemin üreyen sanat ve mimarinin kapsamlı bakışı, kesişim alanları ve sınırların kırılmaları bu temel sorular çevresinde farklı uzunlukta yanıtlar veriliyor. Celal Abdi Güzer'in bu eserde derlediği, Sanayi Devrimi'nden yapay zekâ tartışmalarına kadar uzanan bir zaman diliminde sanat ve mimarlığın dönüşümleri ele alınıyor. Onun dönemindeki sanat ve mimarlığın hegemonya ve sermayeyle ilişkisini nasıl konumlandırdığı, “kurulmuş gerçeklik çağında” nasıl hayata karıştığı ayrıntılı bir şekilde irdeleniyor. Kitaptaki metinleri teori ve pratiği harmanlayan yazarlar kaleme aldı. Kitapta sadece sanat ve mimarlığın karmaşık ilişkisini değil, aynı zamanda gündelik hayatın karıştığı, unutulan incelikleri de katıldım.Tanıtım Metni