Sevdalı Tutsak

Jean Genet'ye yaklaşık yirmi yıl süren yazınsal sessizliğini bozduran son kitabı Sevdalı Tutsak'ı bu kez sunuyoruz. Yazarın 70'li yıllarda Filistinlilerin ve siyah Amerikalı devrimcilerin arasında yaşadıklarını anlatan Sevdalı Tutsak, 1986 yılında yayımlandığında yolu şaşırmış, yaşlı bir aşırı solcunun yazdığı “terörist” bir metin olarak yuhalansa da, Genet'nin edebiyatçı olarak bir kez daha teyit sağlamıştı. Proust ve Céline'le eşleştirilmiş yazarın ilk dönem yapıtlarının “bütün o kutsallığını ve şiiri”nin Sevdalı Tutsak'ta da var olmasına dikkat edilditi. Filistin'in derin acısında esin bulan, İsrail'de Sabra ve Şatila'daki Filistin kamplarında giriştiği katliamlar karşısında şok yaşayan Genet'nin bu yapısında sanatını, kişisel duruşunu ve deliliğini bir arada buluyoruz. Zira yazar Sevdalı Tutsak'ta 1970-1984 yılları arasında Filistin kamplarında ve Amerika'da Kara Panterler'in yanında yaşadıklarını anlatmakla kalmayıp, edebiyat ve felsefenin varlığını, yaşam anlayışını, gerçek arayışını da büyük bir ironiyle ve bağımsız bir ruhla dile getiriyor. “Gerçeğin rengini arıyor” diyordu Jean-Paul Sartre'ın azizlik payesi yaptığı Genet. Onun için gerçeğin peşinde koşmak belki de tek varoluşun nedeniydi. Filistin, politik bir yansımadan çok geçmişten, kendisi ve bir halkla yüzleşme alanıydı. El Fetih'le çıktığı yolculuklarda görüyordun, yaşadığın, yaşadığı her şeyin kendi hayatında bir adı vardı. İsyan eden halklar Genet'yi çekiyordu. Sevdalı Tutsak, gerçekleşmenin uğruna görünenin altındani amansızca kurcalayan, Filistin hareketi ve kendisiyle hesaplaşan bir yazarın acıyı, hüznü, ama aynı zamanda dostum da barındıran “entelektüel” çığlığıdır. Genet uzmanı Albert Dichy'nin “hastalığın ve ölümün gölgesinde” yazdığı ve yüzyılın son devrimcilerine ithaf edilmiş zafersal bir yapıt olarak nitelendiği bu kitap, yazarın en önemli yapıtlarını okurla buluşturmak üzere çıktığımız yolculukta yolculukta bir duraklayacağı inancındayız.Tanıtım Metni