Şeytan Üçgeninden Nasıl Kaçılır?
Şeytan Üçgeninden Nasıl Kaçılır?
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Kimlik, kültür ve etnik topluluk çerçevesinde yaşamayı hapsedilen insanlar, bu Şeytan Üçgeninin dışında yaşayabilirler mi? Kolektif temsil ve sembollerin gerçekliği ve yansıtılabilirlik gücüne sahip olup olmadıkları? Azınlıklar ve göçmenlerin kolektif hakları ve patlamaları çok abartılarak, bazen hiç yoktan icat edilebilir, bu kesimlerin yaşam tarzları, hayatı algılama biçimleri ve kültürleri seçilebilir ve yaşatılırken, acaba bu gençler ve akrabaların sonradan katıldıkları ev sahibi ülkelerin insanlarının/toplumlarının kolektif varlığı, türü ve etnikliği yok mudur? Göçmenlerin göçünü desteklediği, etnik ve kolektif kimlik haklarının ve kendilerinin ayrıcalıklı olarak tanınmasının engellenmesi ve bunların hassasiyetle saygı duyulması söz konusu olduğunda, ana ülkenin genetiğinin kendine özgü durumundan, etnikliğinden, geçmişten kaynaklanan farklılıkların ortaya çıkması ve bunların hiç dillendirilmemesi? Hepsinin farklı karar alma oranlarına katılım açısından esas teşkil eden kolektif temsil ve semboller, iddiaların gerçekliğin temsiliyetini ne ölçüde yansıtılabilirler? Yoksa kalıplaşmış kolektif temsil ve semboller bilakis birleştirmeyi resmileştirmekte ve farklı kültürlerin birbirini anlamasının önünde en önemli bir ayak bağı olmakta mıdır? Ya da başka bir ifadeyle kimlik, kültür ve etniklik temelinde insanlara giydirilen bu ideolojiler birer deli gömleği midirler? bizde yaşanan canlı hayat ve dünyada olup biteni, illa ki ve kaçınılmaz olarak, bu kolektif temsil ve sembollerin kapsamlı bir şekilde yorumlanması ve yorumlamaya mahkum muyuz? Daha uzatılabilir bu soruların silsilesini ve daha da fazlasını kendine özgü üslubuyla soran ve sorgulayan yazara göre, günümüzde yüzleştiğimiz belki de en önemli sosyo-politik konular olan; çokküllülük, kültürel çoğulculuk, çoklu modernlikler, modernlik ideolojisi, mikro-etnik milliyetçilikler, modernlik ideolojisi, mikro-etnik milliyetçilikler, devlet, kırılmış, sınırlı ve azınlık sorunları, bölünme sorunları, ulus kırlık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi,çıçı ve siyasal hareketler, asimilasyon politikaları, mezhepçi ve hizipçi siyasetler, Arap baharının dinamikleri, Avrupa Birliği'nin canlı ve kurumsal sorunları, aşırıya giden hamleleri gibi sayıların yegane çözümünün en sağlıklı cevapların bulunmasıyla mümkündür. Flamanların, Katalanların, Kürtlerin, göçmenlerin kaderinin tartışıldığı ve daha güzel ayrılıkçılık temelinde şiddete de yetebilen taleplerin ve bu kimliklerine muhatap olan resmi makamların reflekslerinin çözümlenmeye çalışıldığı günümüz sosyo-politik konjonktüründe yazarın tavsiyesi ve literatürde ilk defa seslendirilen çok canlı, bacakların yere basan ve sosyal ve politik perspektifleriyle son derece zengin ve ekonomik modellerinin irdelenmesi gerekmektedir.Tanıtım Metni
Paylaşmak
