Sınırlar

Bu kitap bir tarih kitabı değil; İnsan hikâyelerinin anlatıldığı, Yaşar Kemal'in Anadolu röportajlarının tadında bir kitaptır. Sınırlar'la, Mourenza'nın Türkiye ve Yunanistan'da gazetecilik yapmayı üstlenen son yirmi yıla ait gruplar bulunmaktadır. Yıllar boyunca birlikte bu topraklarda seyahatler sürecek ve aynı zamanda sınırın her iki tarafında uzanan tarihle birlikte geçmişin yol yolculukları. Bu yolculukta, Türkiye ve Yunanistan'ı farklı kılan bile ortak bir kökeni olduğunu, Türkçe “sınır”ın ülkedeki “sinoro”dan geldiğini öğreneceğiz. Çünkü üretilen, bazı hücrelerin iddia ettiği gibi sadece iki ülkeyi ayıran çizgiler değil, aynı zamanda iletişim ve değişim yerleridir. Bu kitapta hem yer hem de başkarakterdir. Kitap boyunca, 1920'lerde zorunlu göç edenlerden, günümüzde savaştan ve yoksulluktan kaçıp Evros Nehri'ni veya Ege Denizi'ni idealize edilen Avrupa Birliği'ne ulaşmayı hayal etmeyenlere, ev sahibi toplumların bu yeni gelen akınına nasıl tepki verdiğine ve “öteki” ile nasıl yüzleştiklerine dair günlük anlatımları dinliyoruz. Ayrıca, sınır boyunca yaşamak veya ölümden ve Acıdan kaçmak için sınırı geçmek zorunda kalan insanların oranlarında, Yunanistan ve Türkiye arasındaki sınırın nasıl arttığınu ve sürekli olarak nasıl büyüdüğünü görüyoruz. Bunlara ek olarak, bu kitapta, Yannis'in aşk uğruna kaldığından nasıl vazgeçtiğini; yaşlı bir Yunan kadınının neden boynunda haç yerine bir tuğra taşıdığını; Güvenç ailelerinin ve diğer mübadillerin Türkiye'deki yeni hayatlarına alışmakta ne gibi zorluklar yaşadıklarını; Selanik ve İzmir'in neden birbirinin aynası olduğu; küçük Alan Kurdi'nin Bodrum açıklarında boğulmasına neden olan olaylar zincirini; kimi dükkânların mülteci konaklamasından nasıl yararlanmaya çalıştıklarını; ve Müftü Şerif Damatoğu'nun Kuzey Yunanistan'da dağlık bir köydeki isimsiz mezarlığı nasıl koruduğunu okuyoruz. Tanıtım Metni