Sokakta
Sokakta
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
'Sana bu mektubu şiirlerini yazarken tırnaklarını yiyen, şiiri bitirince parmaklarını yığınten o delikanlının yanıbaşında, yani çok uzaktan yazıyor.Sana bu mektubu o Karacaahmet gününün eşsiz göğünden yazıyor. Dört saat boyunca ölümün yanında dolaşıp da yaşamaktan, birlikte yaşlanmaktan başka hiçbir şeyin hepimiz azık olmadan dolaştığımız o gün.Delikanlı ne vakit bunca yorulmuştu, ne zamanın çözülmüş dizlerinin bağını hiç bilmiyor. İstekle, şevkle, hatta şehvetle yaşamanın onu bu kadar yorgun düşeceğini neden hiç katmadı acaba?' En son bir şair bana öyküleri hakkında ne okuduğunda sorduğunda “Biz bu kasabada yabancıları pek sevmiyoruz” demiştim. Doğrusu gerçekten de sevmiyoruz. Şairler, şiirleri için her şeyi başarabileceklerini sanıyorlar; Tüm içtenliğimle belirtmeliyim ki başarmalarını istemiyorum. Doğrusu gerçekten de istemiyorum. İsmail Kılıçarslan, bana öyküleri hakkında ne sorduğunda, ben onun “Sokakta” yazılarının biçkın üslubuna mevcut olduğu vurulmuştu. Her pazar, gazeteyi alıp bir köşeye çekiliyor ve kimsecikler görmeden… Üsküdar sokaklarında aşk acısı Orta Anadolu delikanlılarını, manda kasa Mersedes'leri, mahallemizin güzel abilerini, uzun bir kışın sonunda bir “yangın yeri”nden yazdığı mektupları, pazarcı Arif'in içli hikayelerini, Mavera'da şiiri yayımlanan Kara Oğuz'dan mahcup Musa'yı daha çok beklerken kemiriyordum… Doğrusu iyi olmalarını gerçekten de dem. İsmail Kılıçarslan, suskunluğumu bir cevap olarak kabul etmeyi fikrimi öğrenmek için ısrarla gözümün içine bakınca, derince için ayrılma itirafı yaptım: “İyiler!” Tanıtım Metni
Paylaşmak
