Son Gün

Furuğ, hiç şüphe yok ki büyük bir cesaret, irade, çalışkanlık, coşku ve yılmaz bir araştırmacı ruhla sadece şiirle içli dışlı olmak üzere, o aynı zamanda öyküler yazılmış, tiyatro oyunculuğunun yanı sıra sinema dünyasında da teknik eleman, oyuncu, yönetmen ve senarist olarak emek vermiş ve ciddi eserler yaratmıştır Furuğ'un öykülerinde terk edilmiş bir kadının sesi var. Aşk var. Cesur bir kadının aşkının sahibi olduğu var. Belki şiirleri kadar başarılı öyküler bunlar değil. Daha çok geçinebilmek için yazılan öyküler ve ayakta durmak için direnen bir kadının durmasını, dokunuşunu görürüz. Yerinizde şiirsel bir akışla karşılaşmak mümkün. Furuğ'un bu kitapta yer alan öyküleri, bir kadının cesurluğu olarak anlaşılmalıdır. "Sabahtan beri burada, cam geçiyorum. dışarıda kar yağıyor ve ben kışın buz gibi soğu artık kalpde besleniyordu. Kargalar beyaz ve parıldayan kar taneleri arasında sessiz çığlıkları ile uçuşuyorlar. Şimdi gündüz gün solmaya doğru eğilmekte ve yalnız mezarlar gidiyorn gelişini beklerken gökyüzüne bakıyorlar. Bilmiyorum nedense sebepsiz bir şekilde Tevrat'tan bir cümleyi hatırladım: "Ve sevgi ölüm gibi ağırdır!"Tanıtım Metni