Sözde Kızlar

Peyami Safa'ya ilk edebî unvanını kazandıran Sözde Kızlar romanı; Anadolu'nun muhtelif bölgelerinin İtilaf resimlerinin işgal edildiği Mütareke döneminin bunalımlı işlemleri sırasında, Yunan saldırıları sırasında kaybolan babasını hedeflemek amacıyla İstanbul'a gelen Mebrure adlı bir genç güç İstanbul sosyetesinin savaştan bile yıkıcı, yozlaşmış hayatlarına başlamaya başlar. Bir yanda yalnızlığın çaresizliği, diğer yanda içerisinde kalınan muhhitin kendisine tesir etmeye çalışan ahlakî çöküntüsüyle verilen mücadelede; Sözde kızların, bir uçurumdan diğer tarafa yuvarlanan hayatlarına tanıklıklık etmekteyiz. Çarpışmak, yalanların ve yalnızca günün gününü verme anlayışının hakim olduğu bu çevrede, tüketilmek ve milletin içinde yer alan savaş ortamına kayıtsız kalınmakta ve Türk milletinin kıymeti bütün değerler çiğnenmektedir. Sözde Kızlar, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren büyük bir ilgiyle okunmuş ve sevilmiş, birkaç defa da sinemaya aktarılmıştır. Tanıtım MetniTanıtım Metni