Suç ve Cezaların Şahsileştirilmesi

Suç ve cezaların şahsileştirilmesi başlıklı bu çalışma, esasında sadece hukuki bir çalışma değildir. Muhtevası isminden daha fazla şey ifade etmektedir. İlk çağlardan günümüze gelinene kadar toplumların siyasi, ekonomik ve sosyal yönlerden hangi badirelerden geçtiği incelenmiş ve oradaki ceza hukuku, tek başına anlaşılması mümkün olan bir müessese değildir. Toplumlar, içinde bulundukları şartlara göre onun şümulünü genişletebilir veya daraltabilirler. Nitekim böyle de olmuştur. Ceza hukuku, toplumların genel yapısı organik enerjiye dayandığı devrelerde oldukça katı olarak tatbik edilmiş ve birçok fiil ceza kanununun alanına sokularak ağır müeyyidelerle karşılanmıştır. Zira bu devrelerde toplumların siyasi rejimleri de kaçınılmaz olarak mutlak monarşi haline gelmiş, ceza hukuku ve bu hukuk suçu ve ceza anlayışı da bu rejimi desteklemeye hizmet etmiştir. Yine de ortaya çıkan bu durumla şu da görülüyor ki toplumların suç ve ceza anlayışı, müstakil olarak ele alınabilecek bir husus değildir. Bu, toplumların bulundukları çağla, yerin bakanlığı mevkisiyle, siyasi rejimleriyle ve sahip oldukları coğrafi güçlerle alakalıdır. Dolayısıyla cezanın gayesi, -iptidai çağlar da dâhili- tarihin hiçbir devresinde münhasıran adaleti tecelli gösterilerinden çok toplum düzeninin katılımı hizmet olmuştur. Bu, bugün de böyledir.Tanıtım Metni