Tekke Şiir Antolojisi
Tekke Şiir Antolojisi
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Edebiyatımızda reklamları Saz Şiiri ve Dîvan Şiiri olarak yerleşmiş iki grup manzum eserin bulunduğu malûmdur. Bunların dışında, tam hakkıyla tasnif edilmemiştir, ayrı evsafta bir şiirler grubu daha var ki bu, dinî ve tasavvufî şiirler grubudur. Bu grup olarak adlandırmak icap ederse -tasavvufî olmak, tekke muhhitlerinde doğup gelişmek ve az çok da bu adla anılmış olarak mevcut olmak - Tekke Şiiri tabiri çok yerindedir. Tekke Şiirinin fikir ve edebiyat tarihimizdeki yeri, millî dil ve edebiyatın rolü ve değeri büyüktür. Bu grup, Saz Şiirine nispetle daha çok fikrî ve felsefî, Dîvan Şiirine nispetle daha fazla millî ve hayatîdir. Onun ikisine nispetle de daha tabiîdir, kendiliğindendir. Edebî ve insani değer bakımından da aşağı kalır. Tekke şairleri de, bütün diğer şairler gibi, kendi ruhlarının ürperişlerini, hasretlerini ve rüyalarını söylüyorlardı. Yer yer fikir, hayal ve duygu ile dolu olarak ortaya çıkan yaralar, Türk milletinin ve dolayısıyla insanlığın psikolojisinin enteresan bir cephesini tespit etmiş bulunmaktadır. Tekke Şiiri, Dîvan Şiirinin Arap-Acem tesirine mahkûmiyetine ve bu tesirle Saz Şiirinin gölgede kalması mukabil, millî dili ve halk zevkini kuvvetle yaşatmış, âdeta halkın dinî yüreğini ifade ile tanzim ve idare rolünü üstlenmiştir. Bütün İslâmî tesirlere rağmen, dinî-tasavvufî anlayış ve ananede eski Türk şamanizmine bağlı bir taraf da vardır ki millî kahramanlık ruhuyla karışık müstakil bir Türk mistisizmi ifade etmektedir. Şekilleri ve vezinleri ne olursa olsun umumiyetle ilahi adını alan tekke şiirleri, bilhassa ilk zamanlarda,şunlarda saz şiirleri gibi, beste ile birlikte doğmuş; sonradan yazılanların hemen hepsi de bestelenmeye namzet olarak ortaya çıkar. Bu hususiyet de Tekke Şiirini İslâm'dan önceki Türk şiirine bağlamaktadır: Çeşitli tarîkat ananelerine göre, ney, saz, kudüm gibi müzik aletleri kullanan veya şiirlerini sadece kendi sesiyle besteli olarak okuyan, oyunlar ve ayinler tertipleyerek esrarengiz ve olağanüstü hareketler gösteren şeyhler ve dervişler, Müslüman olmuş eski Türk kamlarından başka bir şey değildir. Bugüne kadar kayıtlı edebiyatlarımızda ve antolojilerde Tekke Şiiri geniş ve müstakil bir şekilde mütalâa edilmemiş, birçok büyük şahsiyetleri ve mahsulleri tamamıyla ihmal edilmiştir. Edebiyatımızın, Eşrefoğlu Rûmî, Nizamoğlu Seyyid Seyfullah, Aziz Mahmud Hüdâyî, Ümmî Sinan, Mısrî Niyâzi, Sezâî ve Kuddûsî gibi en değerli mümessillerinden olan ve milletin diline, ruhuna, eline geçen birçok şahsiyetler geçmemekte; Tekke Şiiri olduğu gibi açıkta tutuluyor. Tekke Şiiri Antolojisi bu noksanı telâfi için ortaya çıktı. Tanıtım Metni
Paylaşmak
