Tesis

Hepimizin hayat sarmalının bir ucundan geçmişine bir ucuyla geleceğe bağlıyız. Çoğumuz, geçmişin karabasan gibi üstümüze sinen o karanlık kısmı altında ezilir; kurtulamadığı, yakasına yapışan korkularının ve özgürlüklerinin tutsağı olur. Yaşamda bildiğimiz bitmek bilmeyen sorunlar silsilesinin gösterdiği gelemeyişimiz, içimizde âdeta taşa dönüşüp bizi her fırsatta en başa sürükleyen o bilinmeyenlik batağındaki çırpınışımız, bizi istemediğimiz bir girdaba yönlendirir. Sisifos gibi her fırsatta başa döneriz. Fazlalığımızdan atıp kurtulduğumuzu sandığımız her bir yükünü tekrardan geri taşır, kaldığımız yerden devam etmek yerine omzumuza yük olan her şeyi çalışmadan kaldırırız. Tesis; insanın yaşamının olumsuzluğunu, üzerindeki tüm baskılarına rağmen direnmek zorunda olduğunu, insanın hayatta “nelere sahip olup nelere olmadığını”, her birinin üzerindeki yükleri atladığını sandığı ama aslında iç dünyada bu yüklerden kurtulamadığını, insanın varoluşsal sıkıntılarını, acılarını iki kişinin yaşadığın bize anlatır. İçinde barındırdığı müzikler ve melodilerle kendine ait bir dokusu olan kitapta; İçinde kenetlenen karakterlerin hayat yolculuğundaki kayboluşlarını, Lal Jamila heykelinin sağladığıki bir toprakta, radyo kanalında çalan hareketli bir Latince ezgisinde ya da bir sapakta konuşulan ıssız bir evin verandasından esen ılık bir rüzgarda hissediyoruz. Tanıtım Metni