Tanrıların Yiyeceği ve Dünyaya Nasıl Geldiği

On dokuzuncu yüzyılın ortalarında, bizim bu tuhaf dünyamızda, çoğunlukla yaşlanmaya meyilli, "Bilim İnsanı" olarak adlandırılan, ama çok yerinde bir şekilde "Bilim İnsanı" olarak adlandırılmaktan son derece hoşlanmayan bir insan sınıfı çoğaldı. Bu kelimeden o kadar nefret ediyorlar ki, en başından beri kendilerine özgü ve karakteristik bir gazete olan Doğa'nın sütunlarından, sanki bu ülkedeki tüm kötü dilin temeli olan o diğer kelimeymiş gibi dikkatlice dışlanıyor. Ancak Büyük Halk ve Basını daha iyisini biliyor ve onlar "Bilim İnsanı"dır ve herhangi bir şekilde tanıtıldıklarında, onlara en azından "seçkin bilim insanları", "önde gelen bilim insanları" ve "tanınmış bilim insanları" deriz. Kuşkusuz hem Bay Bensington hem de Profesör Redwood, bu hikayenin anlattığı olağanüstü keşfe ulaşmadan çok önce bu terimlerin herhangi birini fazlasıyla hak ediyorlardı. Bay Bensington, Kraliyet Cemiyeti Üyesi ve Kimya Derneği'nin eski başkanıydı. Profesör Redwood ise Londra Üniversitesi Bond Street Koleji'nde Fizyoloji Profesörüydü ve defalarca dirikesim karşıtları tarafından ağır iftiralara maruz kalmıştı. Üstelik gençliklerinden itibaren akademik açıdan seçkin bir hayat sürmüşlerdi.