Elma Çocuk
Prenses Ada'nın Tuhaf Ayakları
Prenses Ada'nın Tuhaf Ayakları
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Hikayeye göre, Büyük İskender Halikarnassos şehrinin kapılarına gelir. Şehri yöneten Prenses Ada, onunla konuşmaya ve Halikarnassos'u ele geçirmesini engellemeye gider. Ada çok iyi bir hatip ve politikacıdır. Başarıları tüm dünyada duyulmuştur. Müzede duydukları bu hikayeden etkilenen Zeynep ve Emir, konuşmayı betimleyen taş kabartmayı incelerler ve bir şey keşfederler. Kabartmada Prenses Ada olması gereken kişi kendisi değildir. Ayaklarındaki tuhaflığı kimse nasıl fark etmemiştir? Zeynep ve Emir, şüphelerinin peşinden gider ve belki de krallığın ve Kral Hekatomnos'un gizemli mezarının açılacağı umuduyla tarihi bir yolculuğa çıkarlar. Ancak önce nerede olduklarını bulmaları gerekmektedir çünkü kaybolurlar. Ve işler karmaşıklaşıyor… Tema: Mekan ve zamanda neredeyiz Kavramlar ve Anahtar Kelimeler: Dostluk, ulusal kültürümüz, kültürel miras, sanat, heykel, kabartma, arkeoloji, tarihi karakterler, eleştirel düşünme, müzecilik, mekanı algılama, karar verme, gözlem, keşif, problem çözme Tutum ve Değerler: Merak, bağımsız hareket etme, işbirliği, istekli olma, bilimsel olma, özdenetim, saygı, sevgi, sorumluluk Profil Özellikleri: Sorgulayan, risk alan, düşünceli KİTAPTAN O yıl Milas ilçesine yaz erken geldi. Muğla'ya yaklaşık 65 km uzaklıkta olduğundan kışlar çok soğuk olmuyordu ve çiçekli dallar geldiğinde olağanüstü güzel görünüyordu. Milas'ta yeni yerleşim yerlerinin yanı sıra, çok eskiden yapılmış, yaşamın hala devam ettiği eski bir merkez vardı. Tarihi dar sokakları ve yıkık dökük binalarıyla eski zamanları anlatan bir masal gibiydi. Sobacılar Çarşısı'na çıkan dik merdivenler ve üzerinden geçen küçük yollar sizi bambaşka bir dünyaya götürürdü. Bu küçük patikaların iki yanında sıra sıra küçük ahşap dükkânlar vardı. Bazılarında rengarenk el dokuması kumaşlar ve kilimler, bazılarında ise dağlardan toplanıp kurutulmuş çeşitli şifalı otlar satılıyordu. Çarşıda ayrıca geçmişe ait boyalı ahşap oyuncaklar da satılıyordu. Milaslı çocuklara ve çay içmeye gelen turistlere arkadaşlık ediyorlardı. *** Milas'ın Uzunyuva olarak bilinen yerinde, Roma Dönemi kalıntılarının bulunduğu alanda yoğun bir çalışma yürütülüyordu. Çocuklar okuldan sonra saat 15:00'te oraya gittiler. Onlar için orası büyülü bir dünyaydı. Küçük fırçalarla temizlenen buluntular, mozaikler ve sütunlar, sanki büyük bir heyecanla okudukları kitaplardan birinin içindeymiş gibi hissettiriyordu. Zeynep ve Emir yürümeye ve etrafa bakmaya başladılar. Biraz ileride arkeolog olduğunu sandıkları bir kadın çalışıyordu. Aceleyle ona yaklaştılar. "Merhaba, Kral Hekatomnos'un mezarını kazan arkeologlardan mısınız?" diye sordu Zeynep. Arkeolog Müge başını kaldırınca karşısında meraklı ve güzel bir çift çocuk gördü. Bunların Fikret'in bir gün önce telefonda bahsettiği çocuklar olduğunu düşündü. "Merhaba çocuklar, siz Emir ve Zeynep olmalısınız. Ben Müge. Öğretmeniniz Fikret'in arkadaşıyım. Bravo size! Çoğu insan burada ne üzerinde çalıştığımızı bilmiyor. Hekatomnos'u nasıl buldunuz?" Öğretmenimiz anlattı. Milas Müzesi'ni gezdik. Orası muhteşem! İkimiz de Prenses Ada'yı merak ettik ve öğretmenimiz bizi bu yüzden buraya gönderdi. Emir hızlı hızlı konuşuyordu ve sabırsızlığı her açıdan belli oluyordu. Arkeolog bunu fark etti ama gülerek konuşmaya devam etti. "Evet, dün telefonda bundan bahsetti, o zaman sizi daha fazla bekletmeyeyim. Hadi şimdi, size Ada ve ailesi hakkında biraz bilgi vereyim." *** Sonunda iki arkadaş çarpışarak dev, kokulu, nemli, çalı gibi bir bitkinin üzerine düştüler. Düşüş yaklaşık on saniye sürdü ama onlara çok daha uzun geldi. Çukurun dibindeki o dev çalı sayesinde kemikleri kırılmadı. İnanılmaz bir nemle zifiri karanlıktı ve yukarıdan gelen sesler artık hiç duyulmuyordu. "Zeynep, Zeyneeeep neredesin? İyi misin, lütfen bir şey söyle... Burası çok karanlık, hiçbir şey göremiyorum!" "Buradayım, buradayım. İyiyim Emir. İyiyim, sadece bileğimde bir çizik var, sanırım bu bitkinin dikenleri var. Ya sen, iyi misin? "İyiyim sanırım, bilmiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum! Neredeyiz, ne oldu?" "Haklı çıktık! Doğru düzeni bulduk ama kapı zannettiğimiz yer açılmadı ya da diyelim ki kapıyı yere yaptılar." Tanıtım Metni
Paylaşmak
