Ürün bilgisine atla
1 / 1

Gülnar Yayınları

Tevrat Bir Mucizedir

Tevrat Bir Mucizedir

Normal fiyat £19.00 GBP
Normal fiyat İndirimli fiyat £19.00 GBP
İndirim Tükendi
Vergiler dahil. Kargo, ödeme sayfasında hesaplanır.
Adet

Sembol ve Dil Mantığı: Dil, insan iç dünyasının parçalarını birbirine bağlayan aktif ve pratik bir duygudur. Dil, aile üyelerini birbirine bağlayan psikogenetik bir ilgi ve sevgi bağıdır. Bu nedenle, normal kelimelerin yanı sıra, aksan ve ses biçimi bile sonraki nesillere aktarılır. Dil, toplumu hemen hemen her alanda düzenli ve sağlıklı kılan bir şeriattır. Onun da kuralları, yasakları, güzel yönleri ve hatta mucizeleri vardır. Dil, insanları öteki âlemlere, görünmeyene, şeylerin özüne ve arketiplerine götüren uçan haberciler gibidir. Bu son mucize ve beceri için dil, özellikle dini konularda her alanda olayları dramatize eden semboller, metaforlar ve hikaye biçimleri kullanır. Tevrat'ın bu yorumunun asıl kaynağı bu dilsel mantıktır. Örneğin, 1. Sure'deki "Ve Allah bu durumu güzel gördü ve bir gün ve bir gece oldu" ifadesi, doğada ve evrende "güzel ve sağlam şeylerin seçilip zaman içinde devam ettirildiğini ve çürük kısımların ayıklandığını" anlatan çok basit ama harika bir ifadedir. Hatta bunu üslubuyla halka da açıklıyor. Mollalar ve rahipler, kelimelerin manasını aşılmaz bir gerçeklik olarak görmeselerdi, halk o metinden yukarıdaki manaya benzer manevi ve bilimsel bir manayı her zaman çıkarabilirdi. Fikir dünyası (Batı ve Mısır) dinî bilgilerini, Yakub ve Yusuflarını (maneviyat ve din) mumyalıyor ve onun eti ve kemiğiyle yetiniyor. Mollalar ve hahamlar, zamanla anlamını yitirmiş kelimelerle yetiniyor. Bedevi ve temiz insanlar ise ölülerini toprağa gömüyor. Onun dinî uygulamalarıyla, onun sesiyle, onun ilmiyle hayatlarını sürdürüyorlar. Çoğu dinî kavgalar bu farklı algılayış biçiminden kaynaklanıyor ve çoğu problem de bundan kaynaklanıyor. Dinin Mantığı: Din; imanî uygulamaları kastetse de, bu uygulamalar ihlasın bir ölçüsü olduğundan, dinin ihlas olduğu söylenir. “Din nasihattir, yani samimiyettir” diyen ayet ve hadisler vardır. Samimiyetten sonra söz ve şekillerin önemi ikinci planda kalır. Dolayısıyla gerçek bir Tevrat inananı, İncil ve Kuran'ı iyice anladıktan sonra onlara da inanmalıdır. Çünkü hepsinin özü ve amacı aynıdır. Bir altını sevip de diğerini aynı ölçüde sevmemek mümkün müdür? Eski insanlarda kutsallık, uhrevilik ve dolayısıyla samimiyet vardı. Birbirleriyle olan savaşları samimiyetsizlikten değil, dar görüşlülükten kaynaklanıyordu. Ancak bu yüzyılın insanları Tanrı'yı ​​değil, kendi egolarını seviyor ve ne kadar dindar görünürlerse görünsünler, her zaman övülmek istiyorlar. Allah'ın temel mükemmel niteliklerini kendilerine atfediyorlar. Çünkü algılama biçimleri somuttur. Çünkü sadece somutu algılayan ruh, bu yüzyılda çok çalkantılı olmuştur. Böyle bir psikolojiye sahip bir insan, kutsal dini metinlere kolay kolay inanamaz. İnansa bile, "Bu kitap bizim milli kültürümüzdür, atalarımızdan yadigârdır" diyerek ona sımsıkı sarılır ve sanki bir takımdaymış gibi diğer kutsal kitapları eleştirmeye başlar. Böyle bir tip dindar değildir; sadece milliyetçidir.

Tüm ayrıntıları görüntüle

Customer Reviews

Be the first to write a review
0%
(0)
0%
(0)
0%
(0)
0%
(0)
0%
(0)