Astana Yayınları
Türk Tarihinde Salgınlar ve Afetler
Türk Tarihinde Salgınlar ve Afetler
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Elinizdeki eser, birkaç açıdan tarihsel özelliklerini bozuyor. Bir tarih anlatısı yaşayabilmeli, bugünü dönüştürülebilmelidir. Ancak bu denli bir etki gücü, sosyo-politik saiklerle tarihteki faaliyet göstergelerin dışında fazla görülmez. Tarihin, pek çoklarının varlığının ve ayrılmak istediğinin değişmesi, bugün ortaya çıkan değişkenlerden “yalnızca biri” olması, tarih metinlerinin sözü alınanların açıklanması mümkündür. Şu an elinizdeki eser, işte bu farklılaşıyor. O, önceden belirlenmiş bir dönemdeki bir bilinmezden yola çıkılmıyor. sınıftan bir cesaretle, bugünden yola çıkıyor. Bugün boyunca neredeyse bütünüyle yaygın bir sorundan yola çıkıyor. Bugün bütünüyle oluşan bir değişkenlik boyutlarını, benzer değişkenlerin geçmişte gösterdikleri parça gücü derecesi ve doğal olarak insanoğlunun bu değişkenliklerinin sergilediği kudret ya da acziyetin nedenlerini, var olan ve boyutlarını araştıran, önemli bir fark oluşuyor. Esasında yukarıda “bundan yola çıkmak” olarak sunulan tutum, tam olarak budur.Eserin bir farklı farkı, farklı olan “özne” ile ilgili. Geçmişte olup bitenlerin gerçek “öznesinin” kim ya da ne olduğu soruna yaklaşım, zaman içinde değişiklik gösterir. Ancak tarihseller birkaç yüzyıldır, geçmişte olup biten her şeyi insanın yeteneğine ve onun etki gücüne sığdırmaya çalışmaktadırlar. Bu çocuklarda belli ölçüde haklılar, çünkü insan hem dünyada hem de kendini en fazla dönüştürebilen canlı tür. Bu hastaların öznesi de doğal olarak yine insan.Dolayısıyla geçmişe ilişkin anlatıların öznesinin insan olması oldukça normal. Ancak bu muhakemede gözden kaçan husus, insanın kazandığı yegâne şeyin sadece “insan” olmadığı gerçeğidir. Bugün görebiliyoruz ki, virüsler bile, insanın gerçekliği üzerinde insanın kendisi kadar saklanabiliyor. İnsan, kendi dışındaki bu zorlayıcıların kendini değiştirmeye çalışıyorsa, kullanımının öznesi, insan kadar o zorlaştırıcıdır da. Elinizdeki eser, bu zorlayıcıları “salgın” ve “afet” olarak iki kategoriye ayırıyor ve onları tastamam birer “özne” olarak kabul ediyor. Tarihi biraz da, insanların dışında "öznelerle", esasen "özne" olan insanların etkileşimi olarak görüyor.Kısaca dokunuşilen bu iki farklılığın, elinizdekiler bu eser üzerinde çalışırken, günümüzde, geçmişe, insan olarak sizin ve diğer "öznelere" bakışınızı değiştireceğinizi umuyorum ve iyi okumalar diliyorum.Prof. Dr. Hüseyin KÖKSALTanıtım Metni
Paylaşmak
