Üç Gömlek Hikayesi

Hepimiz ezelde yazılmış bir senaryonun değişimiki figüranlarıyız ve Allah, onun bir nesnenin varlığının âlemindeki zuhûrunun, Ezel'de “Ol!” emriyle yaratılmış olduğu için bu senaryoya uygun hale getirilmesi İlâhî Hikmeti'yle murâd ve takdîr yapmıştır. Bütün oyun oynayabilmeniz için beklenen, rolümüzün planının vaz ettiği kurallara göre: 1) teslimiyetle ve 2) sabırla oynamamızdır. Kimse ama hiç kimsenin bu planının hedefi çıkamaz. İşte Kur'ân'da “ahsenü'l-kasas” olarak nitelendirilen Hz. Yûsuf'un kıssası da bu büyük senaryonun geçmiş zamanda oynanmış bir bölümünden/versiyonundan ibarettir. Bu oyunda sahnelenen kişilerin rolleri en mükemmel bir şekilde oynanmış, sonunda Allah'ın rızâsını kazanarak sahneyi başka oyunculara devretmişlerdir. Bu kıssa iyi okunduğunda Merâtib-i Tevhîd'in yani Tevhîd Mertebeleri'nin ilk basamağı olan Tevhîd-i Ef'âl'in idrâkini en azından ilme'l-yakîn olarak zevk almaya kapı açar. Yûsuf kıssası içeriği ile “Olacak olan Kriterin yalnızca Allah'a âittir” gerçekliği üzerine kurulmuştur. Bu şu anlama geliyor: "Gayb âlemini de Şehâdet âlemini de en ince detayına kadar bilen Allah'tır. Çünkü her şeyin zararlı de Hakîm ve Alîm olan Hâlıkı O'dur. O bütün bunların Kader = tesbiti vardır. O'nun hükmünün dışında tecellî eden hiçbir şey yoktur." Niyetimiz zâhir/görünen bu âlemin batında mestûr olan Hakk'ı müşâhede idrâkini uyandırmak ve Karagöz perdesinin ardına dikkat çekmektir. Bunu başardığımız ölçüde kendimizi bahtiyar hissederiz. Kusurlar bize, kusursuzluk ise Allah'a özgüdür. Tanıtım Metni