Umut Evi
Umut Evi
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Amerika'nın bir dip akıntısının ihtiyacı vardı. Sert esen bir poyraz, denizde satılanki kuyudan onu çıkarıp meltem esen kıyılara vurmalıydı. Yoktu işte, ne bir dip akıntısı, ne de sert esen bir poyraz. Deniz soğuğunda yaşamaya devam edecekti. En az şimdilik…Zühal, o gün çok heyecanlıydı. Sabah erkenden kalkmış, bunların hepsini gözden geçirmiş, bazılarını hatırlamadığı kadar prova gezinme konuşma metni üzerinde. Yılların avukatıydı; sayıda binlerle ifade edilebilir duruşmalara katılmış, savunmalar yapmış; Panellerde, seminerlerde, toplantılarda konuşuldu, ancak bunların dışında hiçbiri için bu kadar prova yapılmamıştı.Umut Evi o gün açıldı. Zühal'in yıllar önce hamisi Naciye Hanım'a verdiği sözün büyüsü gündü bugün. Sabah yeniden anımsamıştı o şarkıyı. "İyi bir hukukçu ol ki, hukukun insanların erişimini kolaylaştırmak! Adalet terazisinin doğru çalışmalarının katkısı ver! Bu ülkenin hak etmeyen kadınlarının elinden sen tut!" Kelimeleri değiştirebildiğine bunları söylemişti Naciye Hanım.Başka başka, birbirinden uzak hayatların kesiştiği yerde hep o vardı: Umut. Yıllarca umudun peşinden koşan Zühal, umut etmeyi yıllar içinde buldu. Öğrenci, temizlikçi, profesyonel hasta bakıcılığı, yeniden öğrencilik, avukatlık, annelik ve yeniden hasta bakıcılığı ama bu kez gönüllü olmak… Bütün bunları yaşama günlük ve yaşam ondan yoksunluğunun eksikliğini tek bir şey tamamlayabilirdi; Umut Evi…Tanıtım Metni
Paylaşmak
