Pinhan Yayıncılık
Uygarlaşan İştah
Uygarlaşan İştah
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Atalarımız ne yiyordu? Besinlerini ilk kez ne zaman pişirdiler? Et yemek ile ataerkil şiddet arasında bir ilişki var mı? Sergileme uygarlığı içinde bir buğday ve ekmek uygarlığı mı? Yaşam ne boyutta bu yana ekmek kavgasına dönüştü? Antikçağın sofralarında neler vardı? Ne yiyorsa, yoksa yoksa onu yiyor mu? Zenginin şöleninden, fakirin ekmeğine kadar sınıfsal sofra savaşları… İlerlemeci bilim, uzun yıllar insanların tarihsel yolculuğunun, karnını doyurmakta güçlük çeken akılsız hayvandan, modern, akıllı, tok bir varlığa doğru olduğu öyküsünü anlattı. Avcı-toplayıcıları, tüm gün karınlarını doyurma peşindeki yarı-aç ilkeller olarak tasvir edilen bu açıklamayla, elde edilen arkeolojik verilerle ilgili gelişmeler nihayet terk edilmeye başlandı. Yiyecek bulmak için özel bir zaman dahi değişimi duymayan, günlük hareketliliği içerisinde ortaya çıkan yiyeceklerle karnını doyuran avcı-toplayıcı insanla karşılaştıran modern insanın yaşamı, yemek üzerine kuruludur. Bu “yemek” uygarlaşma süreci boyunca sürdürülebilir bir dönüşümü geçiren ki, insanın doğasından ve birlikte evrimleştiği diğer tüm canlılardan ayrılanlar. Evcilleşip, kentleşmiş insanın midesinden taşar. Yemek artık sınıfsal bir ayraçtır ve bu yolda iştah da uygarlaşmıştır. İsmail Gezgin'in yıllık yıllık insan-besin ilişkisi üzerine kaydettiği bu başarı, atalarımızın ne yoluyla başlayarak buğday uygarlığına, ilk evcil tohumlardan hayvanlara, antikçağın ataerkil şölenlerinden lezzet üreticilerine, yemeğin iktidarla doğrudan bağlantısına, farklı çağlardan sürekli ve türlü türlü sofralara konuk olarak tanıklık ediyoruz. Tanıtım Metni
Paylaşmak
