Varlık ve Oluş

Varlık ve Oluşum adlı yapıt derin bir arayışın ürünü, bir kapsamlı Türk düşüncesinde yaratıcı bir düşüncelerin evrimi sayılır. Kitap çağdaş felsefenin krizleri ve şüphelerini aşama aşama dile getirir. Ontolojik problemlerin ortaya çıkışından itibaren varlığı değişken, çok boyutlu yapı insanda bir gerilime neden olur. Çevremizde seyrettiğimiz parçalara ayırmanın insanında kendini aşma çabası göstermesi gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu kadim çatışma felsefesinin bütün alanlarda görülebileceği gibi kişisel doğanın kendisinde de vardır. Varlık ve Oluş, Türkiye'deki düşüncesel serüveni yakından takip eden ve bizzat bu serüvene ortak olan birinin Batı düşüncelerindeki çağdaş tartışmaların hiç de uzağında yer almadığını düşünüyor. 1930'lu yıllardan itibaren takip edilen isimlerden ve kitapta yer alan bilgiler bu açıkça görülmektedir. Hilmi Ziya Ülken dönemdeki tartışmalara ortaktır. Varlık, varoluş, fenomenoloji, öz ve bilim, insan formülü gibi kavramların özgün bakış açısıyla ele alır: “Günümüz şifasında çok geçen Varoluş fikrinin farklı köklerden geldiğini, bir yandan öz olarak fenomenlerin incelenmesine dayandığını, bir yandan aşırı bir subjektivizm içinde yalnız tabiî kesintileri değil, genellikle özlerin inkârına vardığını göz sözünü alacak yerde, tek bir Varoluş sağlığının tükendiğini. birleştiren nokta, olsa, natüralizmme ve tarihî görüşe karşı vaziyet almaları, bir Ancak fenomenolojik yöntem kullanan bir felsefe, bu sonuçtan bazılarına katılsa bile, insan merkez halinde koyan (antroposentrik) görüşe düşmeyebilir; varlıklar dereceleri arasında öz farklarını değiştirerek, bu arayışta giderek yalnız “insan için” bir felsefe yapmayabilir; varlık derecelerine ait araştırmada sınırsızlığı ve bilinemezliği kendi başına çözülebilirlik katabilir.