Yaşlı Denizci

Samuel Taylor Coleridge, Yaşlı Denizci adlı ölümsüz epik şiirinde, okyanuslara yıllarını vermiş ihtiyar bir deniz yaşadığının yaşadığı geçen serüvenleri anlatır. Şiir, Yaşlı Denizci'nin, düğüne gitmekte olan bir adamın sokakta zorla durmasıyla açılır. Yaşlı Denizci keskin bakışlarıyla adamı adeta hipnotize ettikten sonra hikâyesini anlatmaya başlıyor. Limanı terk etmek, bir süre sonra yakalandıkları fırtınadan kurtulmak için mücadele ederken Güney Kutbuna doğru savrulmuşlar ve buzlarla kaplı sisli, tehlikeli bir sahaya girmişlerdir. Tam o sırada beslenmenin üstünde sevimli bir albatros belirmiş, günlerce sisler içinde onlara yol gösterip emin bir yerde kalmamalarını sağladı. Ancak Yaşlı Denizci bu iyiliğe karşı albatrosunu okla öldürmüştür. Bu olaydan sonra hem Yaşlı Denizci, hem ekip, hem de gemi artık lanetlenmiştir. Kısa bir süre sonra rüzgar kesilir, hava dayanılmaz derecede ısınır. İçecek bir damla su kalır ve herkes Yaşlı Denizci'yi bu kötü gidişattan sorumlu tutar ve albatrosun ölüsünü onun sorumluluğuna asarlar. Şiir nefesleri kesen bir hızla Yaşlı Denizci'nin serüvenini aktarmaya devam eder. Defterin her sayfasında Gustave Doré'nin bu şiiri için çizdiği zengin ve detaylı gravürler yer almaktadır. Şiiri Türkçenin en doğal sadâsıyla dilimize kazandırılan Oğuz Baykara uzun epik şiirindeki çevirideki yeteneği Samuel Taylor Coleridge'in Yaşlı Denizci'si ile bir kez daha kanıtlanıyor. Her bir heceyi kuyumcu ile geliştiren Baykara, İngilizce bir başyapıtı Türkçede tekrar bir şaheser olarak yeniden inşa ediyor. Tanıtım Metni